İŞAD Başkanı Enver Mamülcüoğlu: Hükümet edenler gelgit yaşadıkları için halkın psikolojisini bozdular. Kaş yapayım derken göz çıkarttılar
KTEZO Başkanı Mahmut Kanber: Kaygıların somut bir şekilde ortaya koyması gerekiyor. Alınan tedbirler yeterli değil
KTOEÖS Başkanı Tahir Gökçebel: Toplum sağlığını ve güvenliğini riske attılar. Hızlı organizasyon sayesinde mücadelenin üstesinden gelinebilir
KITSAB Başkanı Orhan Tolun: Sağlık Üst Kurulu’nun aldığı kararlar ve Bakanlar Kurulu’nun almış olduğu kararlar arasında tuhaflıklar var. Kapanması gereken bazı sektörler kapanmaz iken benzeri sektörler açık kaldı
Yenibakıştan Esengül AYKAÇ‘ın haberine göre; Yeni Bakış’a konuşan sivil toplum örgütü temsilcileri artan covid-19 vakalarını değerlendirdi. Sivil Toplum Örgütü Temsilcileri artan vakaların gazinolardan kaynaklı olduğunu belirterek, hükümet edenlerin yaşadığı gelgit politikalar sonucu zamanında tedbir alınmamasından dolayı olduğunu söyledi.
İŞAD Başkanı Enver Mamülcüoğlu:
Gelgit yaşadıkları için halkın psikolojisini bozdular
Hükümetin almış olduğu tedbirler konusunda gelgit yaşaması ile birlikte herkesin psikolojisini bozduğuna dikkat çeken İŞAD Başkanı Enver Mamülcüoğlu, hükümetin doğru düzgün bir karar mekanizmasının olmadığını belirtti. Bu durumu uzun zamandır dillendirdiklerini anımsatan Enver Mamülcüoğlu, hafta sonu ve geceleri yapılacak olan kapanışlarda denetimlerin sağlanması gerektiğini kaydetti. Mamülcüoğlu, ülkede denetim unsurlarının olmamasından kaynaklı ada ülkesi olunmasından dolayı dışarıdan gelişlerin olması ile birlikte yeniden hastalığın eski seyrine gelebileceğinin mümkün olacağını söyledi. Hastalığın dünyadaki yayılımının 1-2 yıl daha devam edeceğine işaret eden Mamülcüoğlu, ülke coğrafyasının küçük olmasından kaynaklı ülkeye virüsün gelmesi ile birlikte yayılmamasının da pek tabi kolay olacağını söyledi.
“Sürekli kapanma isteği sorunların üstesinden gelemezler”
Virüsün yaygın olmasından kaynaklı her daim virüsün yayılma riski ile karşı karşıya kalınacağına işaret eden Mamülcüoğlu, virüsün gerek Güney Kıbrıs’ta gerekse Kuzey Kıbrıs’ta gelebilecek birçok riski taşıdığını ifade etti. Mamülcüoğlu, virüsün ülkeye geldiği takdirde gerekli tedbir donanımına hükümetin sahip olmadığını söyleyerek, gerekli tedbir donanımlarına sahip olmadığı için yönetebilme noktası ile birbiri ile bağlantılı olduğunu kaydetti. Hükümetin planlı bir koordinasyon ile birlikte denetimi sağlıklı bir şekilde sürdürmesi gerektiğinden söz eden Mamülcüoğlu, virüsün har daim hayatımızda olacağını anlatarak virüsün her geçen gün daha agresif olacağından ötürü sürekli kapanma sistemi ile birlikte salgın sorunun üstesinden gelinemeyeceğine işaret etti.
“Aldıkları kararlar yanlış”
Virüsün belli bir yerde ateşinin söndürülüp kontrol altına alınması gerektiğinden bahseden Mamülcüoğlu, virüsün toptan hiçbir şekilde silinemeyeceğini söyledi. Mamülcüoğlu, yaşama alışkanlığının değiştirilerek ülkedeki etkin denetiminin hızlandırılıp insanların yoğun olduğu yerlerin denetim altına alınması gerektiğini kaydetti. Hükümetin aldığı kararların yanlış olduğunu belirten Mamülcüoğlu, belli başlı bölgeleri kapatarak, belli bölgeleri açık bırakarak bölgelerde nüfus akışının gerçekleştiğini kaydetti.
“Bize engel olmasınlar”
Hükümetin yılbaşı gecesi bütün eğlence yerlerini kapatması ile birlikte casinoları açık bıraktığını anımsatan Mamülcüoğlu, casinolara birçok insanın yoğunlaşması ile bugün salgının yayılma hızının artma sebebi olarak değerlendirdi. Bu gibi hataların yapılmaması gerektiğinden söz eden Mamülcüoğlu, her tarafın kapanması dahilinde her tarafın gerçekten kapalı olması gerektiğini savunarak açık kalacaksa her yerin açık kalması gerektiğini ifade etti. Sosyal bir devlet yapısı içerisinde yaşanılmadığı için ülkedeki vatandaşa hiçbir şekilde yardımı dokunmadığını belirten Mamülcüoğlu, kapalı kalınan dönem içerisinde vatandaşa lütuf olarak görünen 1500 Türk Liralarının hala ödenmediğini anımsattı. Bu saatten sona hükümetin özel sektör için alabileceği bir yaklaşım içerisinde olmayacaklarından söz eden Mamülcüoğlu, hükümetin, kamu maliyesini ve kamu ekonomisini düşündüğünü, özel sektörün devlet için üvey evlat olduğunu kaydetti.
“Kaş yapayım derken göz çıkarttılar”
Hükümetin özel sektör çalışanlarını kendi vatandaşı olarak görmediğini ifade eden Mamülcüoğlu, “Bizim isteğimiz hükümet önümüzde durmasın, önümüzden çekilsin, bize engel olmasınlar diyerek hükümetten beklentilerini sıraladılar” dedi. Özel sektörün kendi başına bakarak kendi yolunu bulabileceğine işaret eden Mamülcüoğlu, hükümetin bir şey yapma noktasında ‘Kaş yapayım derken göz çıkartırlar’ diyerek hükümetin parasının olmadığını bu yüzden kaynak yaratma noktasında sıkıntı çektiklerini anlattı.
KTEZO Başkanı Mahmut Kanber:
Siyasete hiç yakışmadı
Pandeminin yaygınlaşmasının sebebinin önlemlerin ve planlamaların yetersizliğinden kaynaklı olduğunu belirten Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası (KTEZO) Başkanı Mahmut Kanber, ne kadar bilimsel önlemler alınırsa, toplumu ne kadar aydınlatabilirseniz, toplumun sosyal, kültürel veya ekonomik ihtiyaçlarının ne kadar karşılandığı takdirde pandemi riskinin de bir o kadar az olacağını ifade etti. Ülkeyi yönetenlerin ülkedeki vatandaşın isteklerini karşılayamamasından ötürü salgını kontrol altına almadığından söz eden Mahmut Kanber, hükümetin pandemi ile ekonomiyi yetersiz bıraktığını savundu. Ekonomik kayıpların olabileceği düşüncesi ile birlikte salgın konusunda alınacak olan kararların önüne geçtiğinden bahseden Kanber, yaklaşık 15 gün önce Sağlık Üst Kurulu’nun yaptığı açıklamayı anımsattı. Kanber, “Ülkenin kapanması gerektiğini söylediler. Ülkedeki vakaların artacağı ile ilgili bir takım bilimsel veriler ortada olduğunu bizler de izliyor ve sağlık kuruluşlarından da duyuyoruz” dedi. Kanber, Sağlık Üst Kurulu’nun değerlendirmelerinin siyaseten tartışılması ve Bakanlar Kurulu’nun tartışma malzemesi yapılması ile birlikte kuralların sulandırılmasının siyasete hiç yakışmadığını söyledi.
“Bugüne kadar yeterli değildi”
Siyaset edenlerin ve toplumun temsilcilerinin, toplumun birincil önceliği sağlık olan ve ardından ise ekonomiyi güvenli bir şekilde topluma sunmakla mükellef olduklarını belirten Kanber, toplumun sorunlarından kaçanların bugünleri yarattığını buna bağlı olarak bugüne kadar alınan kararların yeterli olmadığını kaydetti. Tüm bölgelerde yaşayan insanların oldukça kaygılı olduklarını ifade eden Kanber, gerçek anlamda kapanma durumunun söz konusu olmadığının altını çizdi.
“Sağlıkla ilgili kaygıları var”
Hükümetin her zaman olduğu gibi sağlıkla ilgili konularda siyaseten karar üretme sorumluluğu varmış gibi davranış sergilediğini söyleyen Kanber, sağlıkla ilgili kararların sağlıktaki yetkili kurulların, kurumlar ve Bakanlığın karar üretmesinin ülke için yeterli olacağına işaret etti. Kanber, sağlıkla ilgili kararların Bakanlar Kurulu’na götürülerek tartışılıp, sulandırılmasının ve ekonomik kaygılardan dolayı halkın sağlığının önemsiz bir şekle getirilmesinin anlamsız bulduğunu kaydetti. Özel sektör ile birlikte sağlık kurullarının tartışma noktasına geldiğini veya baskı olduğunu ifade eden Kamber, siyasileri yadırgadığını, özel sektör çalışanlarının veya ailelerinin de tıpkı diğer sektörlerdeki gibi sağlıkla ilgili kaygı duyulduğunun bilinmesi gerektiğini savundu.
“Kaygıların somut bir şekilde ortaya koyması gerekiyor”
Ülkede Araf’ta kalınmaması için devleti yöneten bir hükümetin varlığından söz eden Kanber, olağanüstü koşullarda elde olan olanakların eşit, adil kullanılarak ve şeffaf bir şekilde top hükümetin topluma gösterilmesi gerektiğini anlattı. Hükümetin topluma şeffaf olması ile birlikte toplumun da ‘açlıktan veya salgından öleceğim’ endişesinin kaybolacağını ifade eden Kanber, hükümetin toplumun kaygılarını somut bir şekilde ortaya koyması gerektiğini bunun da hükümetin sorumlu olduğunu gösterdiğini kaydetti.
KTOEÖS Başkanı Tahir Gökçebel:
Toplum sağlığını ve güvenliğini riske attılar
KTOEÖS Başkanı Tahir Gökçebel, hükümet edenlerin toplum sağlığı ve güvenliği ile ilgili endişe duymadan toplum sağlığını ve güvenliğini riske atarak birkaç tane patronun, birkaç tane özel talebi karşılama yoluna gittiklerini söyledi. Sağlık Üst Kurulu’nun almış olduğu kararlara uyulduğu zaman içerisinde sıfır vakaya ulaşıldığını anımsatan Tahir Gökçebel, sıfır vaka ile toplumun rahat bir nefes alması ile karantinasız girişler ile vakalarda artışa sebebiyet verdiğine dikkat çekti.
“Salgın önlenebilir mi?”
Virüsün şu anda kontrol altına alınamayacak bir vaziyette olduğundan söz eden Gökçebel, gün geçtikçe vaka sayılarının saymak yerine ölü sayılarının sayılmaya başlandığını belirtti. Bu durumu ülkeyi yönetenlerin halkına yapmış olduğu bir ceza olarak nitelendiren Gökçebel, “Salgın önlenebilir mi?” diye sorarak, “dünyada salgının nasıl kontrol altına alınıyorsa ülkemizdeki yetkili kişiler de salgını önlemek için dünya ile birlikte hareket etmeli” diye konuştu.
“Siyasetle uzlaşmasını mı seyredeceğiz?”
“Salgınla mücadelede bilimi, aklı önde tutarak reel bilimsel kararları mı takip edeceğiz yoksa alınan kararlar bilimsel de olsa bunun siyasetle uzlaşmasını mı seyredeceğiz?” diye soran Gökçebel, hükümetin toplumla dalga geçercesine sabahlara kadar toplanıp uydurma siyasi kararlar ile bilimsel kararların nasıl ortadan kaldırıldığını göstergelerinin defalarca görüldüğünü kaydetti. Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kurulu’nun aldığı kararların kabul görülmediğini söyleyen Gökçebel, hem eğitimde hem de diğer alanlarda yaşanılanların alınmayan önlemlerden kaynaklı olduğunu ifade etti.
“Hızlı organizasyon sayesinde mücadelenin üstesinden gelinebilir”
Salgın konusunda alınan önlemlerin oldukça önemli olduğunun altını çizen Gökçebel, salgını kontrol altına alabilecek en hızlı organizasyonun kurulması ile mücadelenin üstesinden gelinebileceğine işaret etti. Salgın konusunda ciddi bir bütçenin ayrılması gerektiğinden bahseden Gökçebel, salgın sürecinde eğitim, sağlık ve işini kaybedenler için bir bütçenin ayrılmış olunması ile birlikte salgın sürecinin üstesinden tereyağından kıl çeker gibi kurtulmanın da mümkün olunabileceğine dikkat çekti.
“Açlıktan veya salgından öleceksiniz ikilemi yüzünden karşı karşıya bırakıldık”
Gökçebel, olağanüstü olan bu dönemde sosyal devletin öne çekilerek dayanışmanın birtakım iş adamlarının inisiyatifine, hükümetin inisiyatifine kalmayacak şekilde ve en kazananlardan yani bu toplumun kaymağını yiyenlerden başlanılarak reel bir dayanışmanın hukuki bir zeminin sağlaması meselesini sosyal devletlerin üstlenmesi gerektiğinden söz etti. Ülkede alınan birçok kararın anlamsızlaştığından bahseden Gökçebel, “Alınan kararlar ile birlikte yurttaşlara ya açlıktan öleceksiniz ya da hastalıktan öleceksiniz deniliyor” dedi.
“Cesaret gösteremediler”
Bugün gelinen noktada pandemi sürecinde bütçe düzenlenerek hükümet edenlerin bu sistemi kuramadığını belirten Gökçebel, hükümetin uzun süre boyunca Bulaşıcı Hastalıkları yürürlüğe koymadığını, dava konusu olunduktan sonra yürürlüğe girdiğini kaydetti. Gökçebel, Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi’ne katkı yapabilecek laboratuvar komitesini diğer verileri toplayan komitelerin oluşturulmadığını anlattı. Birçok ülkede geçici yasalar ile birlikte özel hastanelerin bu dönemde dayanışma hastaneleri konumuna getirildiğinden bahseden Gökçebel, ülkedeki hükümetin özel hastaneleri dayanışma hastanesi konumuna getirebilecek cesarette olmadıklarını kaydetti.
“Kimse politik anlamda avantaj kazanmayacak”
Yılbaşında Casinolara verilen taviz yüzünden bugün birçok vakanın artmasına ve genç ölümlerin başladığına dikkat çeken Gökçebel, gelinen noktada sağlık ve güvenlik anlamında yetersiz olunduğunun bir kez daha görüldüğüne işaret etti. Ciddi bir sorun ile karşı karşıya kalındığına dikkat çeken Gökçebel, ciddi sorunlar karşısında kimsenin politik anlamda avantaj kazanamayacaklarını ifade etti. Gerek eğitim gerekse sağlık konusunda Üst Komite’nin aldığı kararların tartışılmaması gerektiğini belirten Gökçebel, alınan her kararın siyaseten uydurma karar olacağının altını çizdi, verilerin ile bilimsel kararların nasıl alınması gerektiği konusunda dünyadaki örnekler ile birlikte götürülmesi gerektiğini anlattı.
KITSAB Başkanı Orhan Tolun:
Ters düştüler
Kıbrıs Türk Seyahat Acenteleri Birliği (KITSAB) Başkanı Orhan Tolun, alınan kararlar ile birlikte Bulaşıcı Hatalıklar Üst Kurulu, Sağlık Bakanlığı ve Bakanlar Kurulu’nun birbirleri ile çelişki içerisinde olduklarını söyledi. Bulaşıcı Hatalıklar Üst Kurulu’nun alt komitelerine danışmadan kararları aldığını belirten Orhan Tolun, Bulaşıcı Hatalıklar Üst Kurulu’nun almış olduğu kararların tartışılarak Sağlık Bakanlığı ile ters düşerek Sağlık Bakanlığı’nın ise hükümet ile ters düştüğünü kaydetti.
“Kararlar arasında tuhaflık var”
Alınan kararların hükümet ve Bakanlar Kurulu nezdinde değerlendirildiği zaman Sağlık Üst Kurulu’nun son zamanlarda çelişki yaşandığını kaydetti. Sağlık Üst Kurulu’nun aldığı kararlar ve Bakanlar Kurulu’nun almış olduğu kararlar arasında tuhaflıklar olduğunu söyleyen Tolun, kapanması gereken bazı sektörlerin kapanmaz iken benzeri sektörlerin açık tutulduğuna dikkat çekti.
“Vatandaş kurallara uyuyor”
Ercan’ın kapatıldığı zamanlarda Güney’e giriş ve çıkışların serbest olduğunu anımsatan Tolun, Güney’e her gün giden bir işçinin test yaptırmadan gidip gelebiliyorken Türkiye’nin PCR testi ile gelen ve aynı şekilde burada PCR testi yapılan kişinin test sonucunun çıkana kadar bekletildiğini kaydetti. Alınan kararların özüne bakıldığı zaman vatandaşın kurallara uyduğunu ifade eden Tolun, burada hatalı olanın Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi’nin alt komitelerini kurmayıp ve alt komiteye danışmadan hareket etmesi, Sağlık Bakanlığı’nın kendi başına ayrı bir otorite olması ve Bakanlar Kurulu’nun da ciddi olarak alacağı kararları alamamasından kaynaklandığını belirtti.
“Para yok”
Hükümetin kapanma kararı aldığı takdirde kapattığı kurumlara bakmakta sorumlu olduklarını söyleyen Tolun, yetkili kişilerle görüşmeye gittiklerinde 1 yıldır kapalı olduklarını kendileri için karar almaları gerektiğini söyleyerek kasada paranın olmadığı cevabını aldıklarını belirtti. Halkın hükmet tarafından aldığı kararlara uyduğunu anlatan Tolun, hastalığın yayılmasının sebebi ise adaletsiz ve yanlış alınan kararlar yüzünden olduğunu kaydetti.
(YENİBAKIŞ)