Aç kalan çakal kasabaya inmiş…
Sütçünün sütünü içmis,
Fırıncının ekmeğini, kasabın etini yemiş….
Çakalın kokusunu alan köpekler hep birlikte çakalın peşine düşüp kovalamaya başlamışlar…
Sütçünün köpeği kasabayı çıkmadan yorulmus,
Fırıncının köpeği kasaba çıkışında takibi bırakmış…
Kasabın köpeğinin dili dışarı sarkmış…
Bir tek demircinin köpegi takibi bırakmamış.
Dagların eteklerine gelince çakal dayanamamıs uzaktan bağırmış..! – Ulan manyak kopek.!
Hadi firincinin ekmegini, kasabin etini yedim…Sütçünün sütünü içtim..
Sen demircinin köpeğisin…
Niye hala peşimdesin?
Demircinin kopegi cevap vermiş, – Ben adaletin peşindeyim….
Adaleti kendine güzel…
Benimle ayni düşünceleri paylaşanlar suç islediklerinde ceza almasalar da olur diyorsanız, olmayan adaleti istediginiz yere de dağıtabilirsiniz.
. Adalete güven kalmadığı için zulüm varsa ölüm de var diye ölümün adaletine sığınmışız hep…
Adaletin dev bütçeli bakanlığı bile var ama sahipsiz doğa kadar adil olması mümkün değil….
Doğa kendisine karşı islenen suçların hiçbirini cezasız bırakmıyor…
Dere yatagina ev mi yaptin,? yıkıyor… Ovalarını ,tarım alanlarını mı yerleşime actın,?
Bir depremle her yeri dümdüz edip eski haline getiriyor…
Ormanlarını mı yok ettin.?
İklimini değiştirip seni çöl sıcaklarına mahkum ediyor….
Genleriyle mi oynuyorsun?
Seni ecis bücüs yapıp sokağa çıkamaz hale getiriyor….
Havasını mı kirlettin? Sana nefesi zor aldırıyor…
Bir musibet bin nasihattan iyidir diye mesaj veriyor doğa..
Bin kişinin hakkını bir kişiye yediriseniz benim kaynaklarım bunu karşılamaya yetmiyor diye haykırıyor doğa… Beyazgūlūmse
YAZ DOSTUM