Ne anlatıyorsam önce hep kendime anlatıyorum..önce hep kendim dinliyorum beni..
Önce ben sorguluyorum beni, önce ben inanıyorum bana, önce ben motive ediyorum beni..
Ben cesaretlendiriyorum beni.. Biliyorum ki bir insan alemdir.. Bir alem bir insandır… Ben konuşurken içimde koskoca bir alem beni dinliyor.. .
En hakkaniyetli sözcükleri arayıp bulmalıyım.. O yüzden deli divane gibi.. Kendimi yada içimdeki alemi kandırmaya meyil verecek her şeyi bulup, söküp atmalıyım seslerimin içinden….
Geriye sadece her şeyiyle görünebilir, saf gerçekler ve umut edilebilir hayaller kalmalı. Gerçeğin ve hayalin sonsuz aşkı olmalı anlatılarımın tek derdi.
Kapattığım gözlerim ile geçmişi, kocaman açtığım gözlerim ile şimdiyi, kısık gözlerim ile geleceği aynı anda görebilmeliyim anlatırken….
Çünkü, ancak; hiç bir şeyden kopmadan ama her şeyden özgür bir eda ile hayallere yer açabilirim anlatımlarımın içinde… …
Kendime anlatıyorum ben, kendi kendimi öğretiyorum… Kim kime ne öğretebilir ki?..
İnsan beyni kendi kendine çözümlediğinde ancak öğreti olarak kabul ediyor ve istifliyor:)….
Bir başkası tarafından ezberletileni, ezberler gibi yapıp unutuyor…
Ne güzel bir mucize değil mi?..
Tanrı herkese kendini yaratma hakkını kendine veriyor.. .
Ne sonsuz bir adalet…
O yüzden dinlemekte insanın kendine bir anlatımıdır,
anlattığı da insanın kendine anlattığıdır….
Kendini nasıl yaşıyorsan, kendine karşı ne isen,
bir başkasına da o kadar olabilirsin…
Bir olmak kendini bilmektir,.. kendini bildiğin kadar başkasını bilirsin… .
Kendi içinde ki iyiliğe inandığın kadar, bir başkasında ki iyiliğe inanabilirsin….
İçinde hissettiğin sonsuzluk kadar,
O’nun da sonsuzluğunu hissedebilirsin…