Bir yanım hep gitmek ister.
Öyle dolansın tek başına,
havalara baka baka,
yapraklarla konuşa konuşa.
Bazen yoruyor bu yanım beni. ..
Onu dünyaya konsantre etmek zor oluyor:)
Avare miydi bir yanım acaba?
İyi niyetli olduğunu biliyorum ama dolaş dolar nereye kadar dolaşacaksin…
Evliya Çelebi de olmadığına göre geriye avarelik kalıyor:)…
Çok üzmekte istemiyorum bu yanımı ya çünkü küçük bir çocuk gibi hemen içine kapanıp hüzünlere bırakıyor kendini küsüyor her şeye… O yüzden alıp götürüyorum onu doya doya gezsin, bakınsın, koklasın diye….
Mutlu olsun, üzülmesin. Öyle uzaktan bakıyorum da bu yanima nasıl da bir çocuk, nasıl da saf…. Anlatmaya çalışıyorum ona, şu an dünyadayız ve bir neden ile yaşıyoruz. ..
Bu nedeni görmek zorundayız.
Cennette olamamanın hüznünü ve cenneti hiç unutamıyor bu yanım…. Kendini hala cennette sanıyor ve dolaşmak istiyor öylece, ağaçtan hurma yemek istiyor.
Ben de onu öyle cennete benzeyen yerlere götürüyorum. Gönlüne biraz su serpilsin, doya doya gülümsesin, dolaşsın diye.Kabul edemiyor dünyayı bir türlü, alışamıyor.
O yüzden bir yanım hep gitmek istiyor.
Gönlümde eyliyorum onu, saçını okşayıp dünyayı anlatıyorum, bir süre ikna olur gibi oluyor ama sonra yine havalara bakmaya başlıyor. Hadi kalk gidelim diyorum o zaman, dolaşalım biraz:)…
Bilirim bu yanımın haklı olduğunu ama gel gör ki dünyadayız ve çekilecek bu dünya yükü…. Sonra ona söz veriyorum….
Gideceğiz diyorum….
Gideceğiz elbette, üzülme. Kim gitmemiş ki….
Gideceğiz biz de…..lakin şimdi dünyayı yaşayacağız….
Yaşamayacağız da ne yapacağız?..
En iyi bildiğimiz şey yaşamak.
Nefretin, öfkenin ızdırabını bırakmayacağız da ne yapacağız?
İnsan olan omzunda ağır yük ister mi?
İnsan olan kuş tüyü kadar hafif sonsuz evren kadar büyük sevginin yükünden başka bir yük ister mi?
İnsan olan başka bir yüke talip olabilir mi?…