Doğaçlama hareket çalışmaları kişinin zihinsel-bedensel-duysal bağlantısını ona en iyi kazandıran akış çalışmalarından biridir…
Bu tarz çalışmaları yapan kişileri bir gözlemleyin; rekabet duygusu taşımazlar, mutluluk için yaşarlar, kendini iyi hissetmek ve başkasına da iyi gelmek için düşünüp, ifade ederler. İnsanlığın özünden vazgeçip zamanın yarışsal maratonuna katılmazlar.
Evrensel yapıya bağlılıkları belki de tek bağlılıklarıdır.
Tek bir özgürlük vardır o da evrensel düşünebilmedir ve onlar bu mührü kalplerinde hissederler. Çok derin bir YAPIDIR… bu bütünsel gelişim yolculuğu.
Terapi dünyası maalesef hala çok uzak bu doğaçlama dile. Çünkü genellikle çocuklara nasıl hareket edeceği ve hangi yönü takip edeceği hep önceden bildirilir. Yetişkinler çocuklara hep bir şey öğretme ve tatmin çabasındadır.. Çocuğun yaratımına izin verilmez.
Çocuğun kendini keşfine, kendi kendine öğrenim cesaretine alan açılmaz.. Çünkü yetişkinler zihinlerinde çizdiği sonucu görememeye tahammül edemez.
Bir anda yetişkinin zihnindeki bu sonuç çocuktan daha önemli olur. Ne denebilir ki; çok şey dense de kim tam anlayabilir ki?
Çocuklara rehberlik eden hangi yetişkin kendi hayatında yaratıcılık ile tanıştı ve muhabbette ki…
“Okulların bu zamana kader hala çocukların yaratıcılığını öldürmemiş olmasına şaşırıyorum” diyen Ken Robinson ne kadar haklı bir vurgu yapıyor değil mi?…
Bir çok insan bu sürece doğru geçiş yapıyor ve ilerleyen zamanda daha çok ihtiyaç duyulacak… Ezber öğretilerin insanların kabuklarını kırmasına yardım etmediğinin, sıkışmışlığın, çözümsüzlüğün daha da belirginleşeceği gelecekte doğaçlama ve akışkan dilin ve hareketin ne kadar iyi geldiği gelecekte daha da çok anlaşılacak…
Yaratıcı düşünce ve hareket ateşi çocukların öz güven, sorumluluk, girişkenlik, çözüm üretme ve kendini mutlu etmenin ilkelerini geliştiren en önemli yapı suyudur….
Çocuklarımızın suyu bol olsun…
Tabiikii SEVGİ ´yi unutmayalım..