Ulusal Birlik Partisi Genel Başkan Vekili Ersan Saner, Birleşmiş Milletler Örgütü yetkililerini Rum tarafının tutumu yüzünden Kıbrıs’ta adil ve yaşayabilir bir federal çözüm olamayacağını artık kabul edip alternatif çözüm modellerinin görüşülmesini sağlama yönünde çalışmaya davet etti.
Saner, “ Ulusal Birlik Partisi olarak iki devletli çözümü gerçekçi bulduklarını ve Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’la, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ifade edilen bu yöndeki politikalara, kapalı Maraş’ın açılması ile Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon arama faaliyetlerine tam destek vermekte olduklarını” vurguladı.
Ersan Saner, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs geçici Özel temsilcisi Jane Holl Lute temaslarda bulunmak üzere Kıbrıs gelmesi nedeniyle bir açıklama yaptı.
UBP Genel Başkan Vekili açıklamasında şunları kaydetti:
“Kıbrıs konusunda 1977-2017 yılları arasında 40 yıldır devam eden federasyon görüşmeleri Crans Montana’da başarısızlıkla sona ermiştir. Garantör ülkeler, Kıbrıs Türk tarafı, Kıbrıs Rum tarafı ile Birleşmiş Milletlerin katılımı ile yapılan görüşmelerde Rum tarafının Kıbrıs Türkü’nün egemen eşitliğini asla kabul etmeyeceği, Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devamını içeren bir anlaşmaya onay vermeyeceği, ciddi miktarda toprak tavizi istediği, mülkiyet konusunda Kıbrıs Türk Halkı’nın sosyo-ekonomik yaşantısına büyük zarar verecek düzenlemeler talep ettiği Cranas Montana’da ortaya çıkmıştır.
O dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıcı’nın Crans Montana görüşmelerinin çökmesi üzerine, Kıbrıs’ta 2 ayrı Devlet bulunduğu gerçeğinin altını çizerek ‘bizim neslin bir federasyon yapamayacağı belli olmuştur’ şeklinde açıklama yapması bir gerçeğin tespiti idi.
Nitekim, 2017’den 2020 yılına kadar geçen 3 yıl içerisinde Sayın Akıncı ile Rum lider Nikos Anastasiadis federasyon derken kimin neyi anladığı, hedeflediği konusunda bile bir noktaya gelememişlerdir.
Rum tarafının Kıbrıs Türkü ile adanın yönetimini ve zenginliklerini paylaşma gibi bir gayesinin olamadığı, kendisini egemen bizi ona yama olması gereken bir azınlık olarak gördüğü nettir.
Hal böyleyken kimse bizden denenmiş ve sonucu belli süreçlere evet dememizi beklememelidir.
Kıbrıs’ta 40 yılı aşkın bir süredir 2 ayrı demokratik Devlet, iki ayrı halk vardır.
Kıbrıs Türk Halkı Rum Meclisi’nin oy birliği ile bir anlaşma için olmazsa olmaz olarak ilan ettiği Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünün sıfırlanmasına kesin olarak izin vermeyecektir.
Kıbrıs Türkü en az Rum komşuları kadar adanın hidrokarbon kaynaklarında hak sahibidir ve bunların Rum tarafının tek yanlı kararları ile değerlendirilmesine boyun eğmesi söz konusu olamaz.
Dolayısı ile artık bilinen kalıpların dışına çıkılmalıdır.
Ulusal Birlik Partisi olarak Birleşmiş Milletler Örgütü yetkililerini Rum tarafının tutumu yüzünden Kıbrıs’ta adil ve yaşayabilir bir federal çözüm olamayacağını artık kabul edip, alternatif çözüm modellerinin görüşülmesini sağlama yönünde çalışmaya davet ediyoruz.
Parti olarak, BM Genel Sekreteri’nin geçici Kıbrıs Özel Temsilcisi Sayın Jane Holl, Lute temaslarına başlarken, son seçimde de ortaya çıktığı üzere Kıbrıs Türk Halkı’nın çoğunluğunun iki devletli çözümü gerçekçi bulduğunu kendilerine anımsatmak istiyoruz.
Ulusal Birlik Partisi olarak, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’la, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ifade edilen iki devletli çözümle ilgili politikalara, kapalı Maraş’ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları gözetilerek açılmasına, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon arama faaliyetlerine tam destek veriyor, bu adımların Kıbrıs Türk Halkı’nın gerçek çıkarları ile ada gerçeklerine uygun olduğunun altını bir kez daha çiziyoruz.”