Yerel bulaş hızla artarken, yükün en büyük bölümünü omuzlayan sağlık çalışanlarının isyanı da büyüyor.
Pandemi’deki sağlık çalışanlarının dün akşamdan beridir Sağlık Bakanlığı ile yoğun bir görüşme içinde oldukları öğrenilirken, çalışanların 14 gün süreyle sokağa çıkma yasağı ve seçim iptali talebinde bulunduğu ifade ediliyor.
Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu, sağlık çalışanları, bakan ve üst düzey yöneticilerin şu sıralar yeniden toplanacağı öğrenildi.
Yapılacak olan toplantıda yatak kapasitesi ve sağlık ekiplerinin yaşadığı sıkıntıların konuşulacağı belirtilirken, Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda seferber olduğu iddia edildi.
Hekim örgütleri de toplu olarak yaptığı basın açıklamasında önerilerini sundu. Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği, Kıbrıs Türk Tabipleri Odası, Kıbrıs Türk Diş Tabipleri Odası ve Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası tarafından yapılan ortak basın açıklamasında sürecin başından beridir hazırlıkların tamamlanmadığı belirtildi.
Hekimlerden önlem talepleri: “Toplu etkinlikler yasaklansın, okulların açılımı 21 gün ertelensin”
Bireysel ve toplumsal önlemlerin tam anlamıyla uygulanmadığına dikkat çeken hekimler, bunun önümüzdeki süreçte salgının yayılma hızının kontrolsüz hale gelmesinde neden olabileceğine değinildi.
Yerel bulaşın ve salgının toplum içinde yayılma hızının kontrol edilmesi için acilen alınması gereken tedbirlerde değinen hekimler, özetle, test satısının arttırılması, yüksek riskli olan düğünler, kalabalık seçim toplantıları, toplu ibadetler, eğlence etkinlikleri gibi özellikle kapalı alanlardaki etkinliklerin 3 hafta süre ile kısıtlanması ve okulların açılmasının 21 gün sonraya ertelenmesi gibi talepleri bulunuyor.
Sağlık örgütlerinin açıklaması şöyle:
“Pandemi tüm dünyada devam ederken ülkemizin sınırları yeterli hazırlık yapılmadan ve ülkelerin risk kategorileri bilimsel veriler ışığında belirlenmeksizin açılmıştır. Oysa halkımız ilk günden itibaren büyük bir özveri ile davranarak bizlere hazırlıkları tamamlayacak zamanı kazandırmıştır. Ancak hükümet ülkemizde salgın kontrol altında iken hatta uzun bir süre hiç vaka görülmemesine karşın ne sağlık alt yapısında ne de organizasyonda uygun hazırlıkları yapmıştır. Bunun yerine halkın ve sağlık çalışanlarının özverileri ile gelinen noktayı siyasi reklam malzemesi olarak kullanmayı tercih etmiş, dünyada devam edem salgını ve bizi bekleyen tehlikeyi görmezden gelmiştir. Topluma defalarca pandemi hastanesi vaadi verip tutmamıştır.
Tüm sağlık örgütleri olarak aylardan beridir “amaç steril kalmak değil HAZIR olmaktır” diyor olmamıza rağmen “kapalı kalmanın sürdürülemez olduğunu” anlatmamıza rağmen hazırlıklar bir türlü tamamlanmamıştır.
1 Temmuz 2020’de KTTB’nin YİM’nde açtığı davaya rağmen yüksek riskli ülkelerden gelen yolculara karantinasız olarak açılan sınırlarımızdan giren pozitif vakalar, yapılan çift PCR testleri ile tümü tespit edilemeden toplum içine karışmış ve yerel bulaş başlamıştır. Son günlerde giderek artan sayıda yerel vaka saptanmasına rağmen ne bireysel ne de toplumsal önlemler tam anlamıyla uygulanmaktadır. Bu da önümüzdeki süreçte salgın yayılma hızının kontrolsüz hale gelme riskini artırmaktadır.
5 Eylül 2020 tarihinde Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi tarafından alınan kararlara göre B sınıfı ülkelerden gelen yolcular çift PCR testleri negatif olsa bile 7 gün karantina altına alınacaklar. Ayni toplantıda ülkemizde 3 günden kısa süreli kalacak olanlardan çift PCR testleri negatif olanların karantina uygulamasından muaf tutulacağına dair karar ise bizlerin ve kamuoyunun tepkileri neticesinde 6 Eylül 2020 günü revize edilerek “sadece KKTC’den Türkiye’ye resmi görevli olarak gidip 3 gün içinde dönecek kamu görevlileri ile Türkiye’den KKTC’ye resmi görevli olarak gelecek ve 3 gün içinde geri dönecek kamu görevlileri için geçerli olacak şekilde düzenlenmiştir. Bu karar alma süreci, hükümetin bilim değil, politika ve popülizm ile ülkeyi yönetmeye çalıştığını da bir kez daha ortaya çıkarmıştır.
Karantina uygulanması kararını olumlu olarak değerlendirmekle beraber tüm karantina uygulamaları sonunda da PCR testi yapılarak kişilerin negatif olduğunun teyit edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Diğer yandan yerel bulaşın ve salgının toplum içinde yayılma hızının kontrol edilmesi için acilen alınması gereken tedbirler olduğunu düşünüyoruz:
1-PCR testlerinin sayısının (kapasite) artırılması olumlu bir gelişmedir ancak toplumun enfekte olmasının önlenmesi için yeterli değildir. Mevcut durumda kullanılmakta olan PCR testleriyle tespit edilen vakaların gerçekte pozitif olan vakaların tümü olmadığı, bazı pozitiflerin tespit edilemeyerek toplum içinde giderek artan yerel bulaşa yol açtığı görülmektedir. Diğer yandan virüs bulaşan kişilerin belirli bir virüs yükü oluşana kadar PCR testlerinin pozitif çıkmayabileceği de bilinmektedir.
Mevcut kitle düşen duyarlılığın yanı sıra numune alma tekniklerinin de değişebildiği gözlemlenmektedir. PCR test yapılan merkezlerdeki numune alma tekniği ve test çalışma tekniği denetlenmeli, standardize edilmelidir.
2-Sağlık sisteminde hala tamamlanmayan organizasyon biran önce tamamlanmalıdır. Hastane kapasitesi dolmuş, sağlık çalışanları yorulmuştur. Son dönemde saptanan yerel vakalar ile temaslı saptanması ve takibinde sıkıntılar yaşanmaya başlanmıştır. COVID-19 tanı, tedavi ve filyasyonda görevli ekiplerin genişletilmesi ve organizasyonu elzemdir.
3-Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde ve diğer kamu hastanelerinde sürdürülmekte olan COVID-19 dışı hizmetlerin aksatılmaması son derece önemlidir. Bu amaçla hastanelerde hizmet veren hekimlerle istişare edilerek gerekli düzenlemeler yapılmalı ve sağlık çalışanlarına yeterli kişisel koruyucu ekipmanlar sağlanmalıdır. Diğer yandan hastanelerde yatan hastalara ziyaretçi kısıtlaması getirilmesi ve hastanelere giriş-çıkışların kontrol altına alınması için yeterli sayıda güvenlik görevlisi istihdam edilmesi gerekmektedir. Poliklinik hizmeti için başvuran hastaların ise randevu ile alınması ve polikliniklerin fiziki yapısının ivedilikle düzenlenmesi gerekmektedir.
4-Virüs temas ve damlacık yoluyla bulaştırmaktadır. O zaman toplum içinde virüs taşıyanlar, yani pozitif vakalar tespit edilerek diğer kişilerle temasları kesilmeli, yani toplumdan izole edilmelidirler. Salgının yayılma hızının kontrol edilmesi için topluma yaygın olarak tarama testlerinin yapılması gerekmektedir.
5- Bireysel tedbirlerin uygulanması önemlidir. Ayni oranda iş yerleri, kamusal alanlar ve sosyal alanlarda da tedbirlere uyulması hayati önemdedir.
Tüm kuralların denetimi yapılmalı, kurallara uyumun artırılması için gereğinde yaptırımlar uygulanmalıdır.
6-Virüsün bulaşması açısından yüksek riskli olan düğünler, kalabalık seçim toplantıları, toplu ibadetler, eğlence etkinlikleri gibi özellikle kapalı alanlardaki etkinlikler 3 hafta süre ile kısıtlanmalı, bu sürenin sonunda durum yeniden değerlendirilmelidir.
7- Kaynağı belirlenemeyen yerel bulaşların hızla artması nedeni ile salgının kontrolden çıkma riski mevcuttur. Bu ortamda okulların açılmasının 21 gün sonraya ertelenmesi ve 21 günün sonunda yapılacak durum değerlendirmesine göre karar verilmesi gerekmektedir.
Pandemi mücadelesi bireylerin yükümlülüğüne bırakılamaz. Toplumsal mücadele ve iş birliği şarttır.
Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği
Kıbrıs Türk Tabipleri Odası
Kıbrıs Türk Diş Tabipleri Odası
Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası (TIP-İŞ)
YENİDÜZEN