Avukat Tacan Reynar, Anayasa Değişikliğine neden “Hayır” diyeceğini açıkladı. Yüksek Mahkeme’nin iş yükünün çok mu olduğunu sorgulayan Reynar, Anayasa Değişikliğine neden “Hayır” diyeceğini şöyle açıkladı:
Üretilen Bir Algı Olarak Yüksek Mahkeme’nin İş Yükü.
Anayasa Değişikliğine Neden HAYIR? Ve Yüksek Mahkeme’nin Gerçekten Çok İş Yükü Var Mı?
Doğrusu Nedir?
Her Anayasa Değişikliği önerisi bir gerekçeye dayandırılır.
KKTC’de 11 Ekim’de halkoyuna sunulacak Anayasa Değişikliği bu Yasa’yı meclisten geçirenler tarafından ve ardından Yüksek Mahkeme tarafından tek bir gerekçeye dayandırıldı: İŞ YÜKÜ.
Söylemler şu şekilde:
‘Yüksek Mahkeme’nin çok iş yükü var ve bu iş yükünü artık kaldıramıyor.’
‘1985 yılında 215, 2020 yılında ise 1388 dava var. Bunun altından kalkmak imkansız.’
Bunu nereden biliyoruz?
Yüksek Mahkeme, her yıl o yıl içinde tüm mahkemelerde gerçekleştirdiği faaliyetleri, kaç dava dosyalanıp kaç davanın sonuçlandırıldığını kendi açıkladığı ‘Faaliyet Raporları’nda detaylı olarak istatistik olarak açıklar. Tüm vatandaşlar bu faaliyet rapolarına mahkemeler.net internet sitesi üzerinden girip, bakıp inceleyebilir.
Ortada adeta bir mit oluşturdu ve bu mit üzerinden bir Anayasa Değişikliği isteniyor. Halbuki işin gerçeğinde Yüksek Mahkeme’ye her yıl dosyalanan dava sayısı kadar zaten Yüksek Mahkeme’nin 8 yargıcı dava bitiriyor. Ortada bir tıkanma veya aşırı iş yükü yok.
Son olarak Sn.Yüksek Mahkeme Başkanı basına verdiği bilgide 2020 yılı rakamlarını kullandı ve Eylül 2020 tarihi itibariyle Yüksek Mahkeme huzurunda 1388 davanın biriktiğini söyledi. Elbette tüm mahkemeler pandemi nedeniyle kapalı olduğu için bu yıl dava bitirme sayısı düşük çıkacak ve daha sonra bu telafi edilecek. Zaten Yüksek Mahkeme Başkanı daha önceki bir röportajında pandemi nedeniyle kaza mahkemelerindeki dava sayılarının artışına da dikkat çekmiş ve bazı rakamlar vermişti:
‘Dava ve yargıç sayılarına da değinen Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Ferdi Şefik, Kaza Mahkemelerinde 38 yargıç olduğunu, 1 Temmuz 2020 itibarıyla 10 bin 940 hukuk davası, 13 bin 456 ceza, 490 aile davası bulunduğunu kaydetti.
3 tane Ağır Ceza Mahkemesi olduğunu, Lefkoşa Ağır Ceza huzurunda 55,Mağusa Ağır Ceza huzurunda 52, Girne Ağır Ceza huzurunda ise 59 dosya bulunduğunu ifade eden Şefik, kazalarda ise, İskele, Güzelyurt ve Lefke’de 2’şer yargıç bulunduğunu, Girne’de 7, Mağusa’da 6, Lefkoşa’da ise 10 yargıcın görev yaptığını anlattı.
İlk baştan itibaren şunu söylüyoruz:
Bu Anayasa Değişikliği gerekçesi DOĞRU DEĞİL ve GEREKLİ DEĞİL.
Yüksek Mahkeme’nin değil alt mahkemelerin dava yükü var. O nedenle anayasa değişikliğine gidilmeden vatandaşın sorunlarını daha hızlı çözecek ihtisas mahkemeleri kurulmalıdır. Ticaret, iş vb.mahkemeleri kurmak için anayasa değişikliğine ihtiyaç yoktur. Yine bu rapora bakıldığında alt mahkemelerdeki davaların neler olduğu da görülüyor: Alacak, çek, tahliye, tazminat vb. Dolayısıyla sorunları doğru tespit etmek her şeyden önemli.
Eğer yine de anayasada değişiklik yapacaksanız ve derdiniz “iş yükünü” azaltmaksa Yüksek Mahkemede en fazla dava sayısı olan Yüksek İdare Mahkemesi’nin davalarını, dünyanın birçok yerinde olduğu gibi bölge idare mahkemeleri kurup ilçelere dağıtılabilirsiniz. Dert iş yükünü azaltmaksa bunun için anayasa değişikliği talep edilmeli. Ki bence bunun için değişikliğe gidilmeden de -dünyada birçok örneği var- farklı bir yol ile raportör kullanarak iş yükü azaltılabilir.
Vatandaşın daha çok muhatap olduğu ve çare aradığı alt mahkemelerin yükü, etkinliği ve verimlilik ile istinafa neden olan gerekçeler azaltılırsa Yüksek Mahkemenin yükü de elbette ki azalacaktır.
Eğer gemi su alıyorsa kaptanları çoğaltmazsınız, suyun geldiği kaynağı kapatmaya ve engellemeye çalışırsınız.
Bazı hukukçu arkadaşlar da yaratılan bu yanlış algının peşinden gidip hiçbir istatistiki ve bilimsel veriye dayanmayan bu hatalı gerekçeyi savunuyorlar.
Yüksek Mahkemenin Faaliyet Raporu’ndan bazı görselleri de burada paylaşalım:




Başka bir karşılaştırma yapmak gerekirse:
Neredeyse Girne Kaza Mahkemesi’nde görev alan yargıç sayısı kadar Yüksek Mahkemede yargıç sayısı var. (8 kişi)
▪️Girne Kaza Mahkemesi dava sayısı: (1.1.2020 itibariyle)
Ceza: 3304 — Hukuk: 2687 — Toplam: 5991
▪️Yüksek Mahkeme Toplamı : 1267 (2019 Faaliyet Raporu)
Yine makul sürede yargılamanın bir parçası olan ve ağır iş yükü var denilerek gerekçe gösterilen Yargıtay-Ceza’daki dava sayısı ise sadece 108 (yüz sekiz) adettir:

Yüksek Mahkeme’nin 2019 yılında Anayasa, Yargıtay, Yüksek İdare Mahkemesi olarak görev yaptığı davaların tümünü dikkate aldığımızda da ortaya farklı bir durum çıkmıyor:
Dosyalanan Dava Sayısı: 588
Bitirilen Dava Sayısı : 642.
Bu rakamların tümü Yüksek Mahkemenin kendi rakamları.
Görüldüğü gibi dosyalanan yani açılan dava kadar (ve istinaf) Yüksek Mahkeme zaten o davaları o yıl içinde bitiriyor. Geçmişten gelen bir birikim varsa da bu kısa sürede etkin bir yargılama prosedürü uygulanarak hızlıca çözüme kavuşturulabilir.
Gerçek bu şekildeyken, o zaman neden her yıl dosyalanan dava sayısı kadar dava bitiren Yüksek Mahkeme’nin yargıç sayısı 2 katına çıkarılsın ? 8 iken neden 16 yapılsın? Üstelik şu andaki yargıç sayısı nüfusa oranla dünya ülkeleri ile karşılaştırıldığında normal iken?
Amacımız yargının güçlenmesi ise bunu sadece yargıç sayısını fazlalaştırmak olarak algılayanlar ile sorunların kaynağını çözme iradesi göstermeyip daha fazla polis, daha fazla hapishane isteyenler arasında bir fark yoktur.
Siyasi gerekçelerimi daha ömce paylaşmıştım dolayısıyla tekrardan belirtmeyeceğim.
Ancak Anayasa Değişikliği talep edenlerin gösterdikleri TEK GEREKÇE olan “İŞ YÜKÜ” gerekçesinin de doğru olmadığını kamuoyuna gösterip, paylaşmak istedim.
Amacım hiç kimseyi hedef almak asla değil. Bir hukukçu olarak mahkemelerin etkin şeklinde çalışması en fazla bizi memnun eder. Ancak sistemdeki sorunların kaynağını çözemezsek bugün talep edilen +8 yargıcın da sorunları çözmede faydasının olmayacağını bilmeliyiz. Önce sorunların kaynağını düşünelim, onlara çözüm üretelim. Aksi taktirde vatandaşın hizmetinde olan Yargı kurumu hiçbir soruna çare üretemez.
#HAYIR