Moleküler Genetik ve Genetik Hastalıklar Profesörü Kıbrıslı Türk Dr. Erol Baysal, sosyal medyadan mRNA aşıları hakkında doğru ve yanlışları açıkladı.
Sosyal medyada sık sık dolaşan yanlış ve asılsız iddialardan birinin de mRNA aşılarının insan genomuna entegre ederek insan DNA’sını değiştirecek ve etkileyecek yönünde olduğunu söyleyen Dr. Erol Baysal, “DNA’mızı değiştir(e)mez ve diğer birçok geleneksel aşıdan daha güvenli olabilir ifadelerini rahatlıkla kullanabilirim” dedi.
Dr. Erol Baysal, aşı ve aşılama karşıtı aktivistler tarafından kasıtlı olarak kafa karışıklığı ve güvensizlik yaratmak için uydurulan düz dünyadan gelen ve gerçeklerle bağdaşmayan yanlış asılsız iddialar olduğunu vurguladı.
Moleküler Genetik ve Genetik Hastalıklar Profesörü Kıbrıslı Türk Dr. Erol Baysal, sosyal medyadan yaptığı açıklamasının tamamında şu ifadeleri kullandı:
mRNA AŞILARI HAKKINDA DOĞRULAR VE YANLIŞLAR
Değerli arkadaşlar, mRNA teknolojisi 2013 yılından itibaren insan üzerinde hem Ebola aşısında hem de Influenza aşısında kullanılmaktadır. Evet mRNA nispeten yeni bir teknolojidir, ancak yaklaşık 10 yıldır kullanılıyor. mRNA’nın doğası gereği, geliştirilen coronavirüs aşıları canlı zayıflatılmış virüs içeren diğer geleneksel aşılara nispeten daha güvenilir olduğuna inanıyorum. mRNA aşılarının faydalarından biri, her şeyin bir makine tarafından sentetik bir platformda istenilen şekilde dizayn edilip DNA parçacıklarından oluşan oligonükleotid dizileri (DNA) şeklinde sentezlenebilmeleridir. Bunlar her moleküler genetik çalışmasının, özellikle DNA tanı ve teşhis merkezlerindeki tanı lab’larının olmazsa olmazları olarak bilinen ve primer denilen sentetik DNA parçacıklarını andırır. Bu yöntemle steril bir ortamda sentezlenen ve de böylelikle bakteriyel kontaminasyon (bulaşma), geleneksel aşılarda kullanılan ajuvant katkılar ve/veya diğer kontaminantlardan arıtılmış yani daha berrak bileşkenler üretilebilir anlamına gelir. Bundan dolayı katkıların yan etkileri konusunda endişelenmemize gerek kalmaz.
Diğer önemli bir kuşkuyu da kafalarımızdan silelim; mRNA aşısında canlı virüs yoktur, bu yüzden aşıya giren her şey çok daha dikkatli bir şekilde hazırlanabilir, kontrol edilebilir ve izlenebilir. Böylece mRNA aşıları diğer aşılardan daha tehlikeli değil bilâkis diğerlerinden daha güvenlidir ifadesinin altını çizmek isterim.
mRNA aşılarının insanlarda ilk kez test edilmesinden bu yana geçen yedi yıl içinde hiçbir ciddi yan etki bildirilmemiştir.
Aşı şirketlerinden Moderna ilk verilerine göre, aşı katılımcılarının yüzde 10’undan daha azında yorgunluk ve kas ağrıları olduğunu belirtirken Pfizer-BioNTech’in aşısı bireylerin yüzde 3.8’inde yorgunluk ve yüzde 2’sinde ise yüksek ateş yan etkisi bildirilmiştir.
Çok uzun vadeli güvenlik verisi olmadığı doğrudur fakat hiç güvenlik verisi olmadığı doğru değildir. Müsadenizle Covid-19 sürecine bir daha göz atalım. Aşı çalışmalarına DSÖ pandemi ilânından hemen sonra başlandığını ve Faz 1; 100 / Faz 2; 500 / Faz 3-4 çalışmalarının da 40,000 denekle yapıldığını ve her Faz’ın en az 2-3 ay sürebileceğini göz önünde bulundurursak aşının bugünlerde piyasaya sürülmesi gayet normaldir ve bu şirketleri ve çalışanları ivedilikle bizleri aşıya kavuşturdukları için de kutlamak gerekir diye düşünüyorum.
Sosyal medyada sık sık dolaşan yanlış ve asılsız iddialardan biri de mRNA aşılarının insan genomuna entegre ederek insan DNA’sını değiştirecek ve etkileyecek yönündedir. Bunun doğru olmadığı basit bir şekilde izah etmek isterim. Genomumuz DNA ve bunun kopyalarını yapacak tüm enzimlere ve mekanizmalara sahiptir. Ancak hücrelerimizde RNA’yı alıp da tekrar DNA’ya çevirecek hiçbir sistem veya mekanizma yoktur. Eğer böyle bir teknolojiye veya mekanizmaya sahip olsaydık her virüs insan vücuduna girdiğinde DNA’yı değiştiriyor olacaktı. Bu da asla doğru değildir çünkü büyük ölçekteki gen modifikasyonları (mutasyonlar) o canlının yaşamasına engel olacaktır.
mRNA aşısının genlerimize entegrasyonunun imkansız olduğuna dair farklı bir izah şekli de şöyledir. DNA’dan RNA’ya giden yol tek yönlü bir yoldur (tek yol). Gidiş-geliş bir yol değildir. Özetle insan hücrelerinde mRNA DNA’ya dönüşemez…Bu sebepten dolayı kimse tasalanmasın kimse endişelenmesin kimse mRNA aşılarına çamur atmasın. Kıssadan hisse; mRNA aşıları DNA’mızı değiştir(e)mez ve diğer birçok geleneksel aşıdan daha güvenli olabilir ifadelerini rahatlıkla kullanabilirim.
Bu söylemler, aşı ve aşılama karşıtı aktivistler tarafından kasıtlı olarak kafa karışıklığı ve güvensizlik yaratmak için uydurulan düz dünyadan gelen ve gerçeklerle bağdaşmayan yanlış asılsız iddialardır. Bunlardan bazıları; Genetik modifikasyon, yabancı DNA’nın bir insan hücresinin çekirdeğine kasıtlı olarak sokulması gibi komplo teori iddiaları.
Sevgili arkadaşlar, mRNA aşıları bu söylenenlerin hiçbirini yapmaz, yapamaz müsterih olunuz…
Aşıların yan etkilerinin 48 saat içerisinde geçtiğinin ve çok normal bir tepki olduğunun altını çizerken, yüksek ateş, baş ağrısı veya kas ağrıları yaşanabilir. Bunun sebebi vücudunuzun kendisine ait olmayan yabancı bir şeye verdiği tepkidir. Aynen bir arı veya sivrisinek sokması gibi. İnsanların bilmesi gerekiyor ki aşı olduktan sonra kendinizi hasta hissediyorsanız, bunun nedeni size bir virüsün bulaşması değil, aşının bağışıklık sistemini tetiklemesidir. Tekrar ediyorum müsterih olunuz. Aşı, şu an hepimizin en etkili koruyucusudur.
Teşekkürler,
Saygılarımla,
Erol Baysal
Prof. Dr. Erol Baysal, PhD (Lond), FRCP (Lond)
Fellow, Royal College of Physicians (Lond)
Prof. of Genomics
Consultant Geneticist
Head of Molecular Genetics Dept.
Dubai, UAE.
Kaynak: Haber Kıbrıs