Beklemek o kadar farklı bir duygu ki…
Bir o kadar da zahmetli… insan nerede ne yapacağını bilemez…
Bazen bir pencere de bekler ya da bir sandalye de belki de bir sokak ortasında ya da bir düşte belki de bir hayal de belki de bir göz yaşında belki de bir omuz da..
.Bekler… bekler ve bekler…
Gelmeyeceğimi bile bile bekler… özler… hayal eder… nefes alışı ile yaşar…
Ve zamanla özlemini yitirir, beklemeyi bırakır insan… ne yazık ki giden bir daha gelmez… ve sen yaşanan güzel günlerin hayaliyle gözyaşları arasında unutursun…
O kadar güzel sabırla bekler ki insan… o kadar güzel…
Karşısına çıkan hiçbir fırsatı görmez ya da göremez… aslında o fırsat bir kez eline geçer ve değerlendiremezse insan elinden uçar gider…
Umutsuz ve hayalsiz insanların karşısına sadece belki de bir kez çıkar fırsatlar… değerini bilemezse kaçıp gider ve asla geri dönmez…
Oysa her şey ve herkes ikinci bir şansı hak eder. Ama… Beklemek… beklemek o kadar büyülü ki insanı aslında olgunlaştırır. Büyütür…
Kendi olmasının yollarını açar. İşte bu tam bir büyü… Bekle(me) diyemem bekle(me)… iyi ki ya da tühhhh demek için bekle(me)…
Oysa ben bekliyorum güzel günlerime kavuşmayı,
sevgi dolu olmayı bekliyorum… belki de sonsuza kadar bekle(me)yeceğim…
Şairin dediği gibi,
“Bekle dedi gitti ben beklemedim, o da gelmedi, ya Ölüm gibi bi’ şey oldu ama ama ama, kimse ölmedi…”