CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, dörtlü koalisyon hükümetinin kurulmama nedenlerine ilişkin açıklamalarda bulundu.
BRT’de yayınlanan 14. Saat programına katılan Erhürman, “Hükümet bozulurken herhangi bir eski ortağımla ilgili kötü bir lafım mı var? Şimdi 4’lü koalisyon görüşmeleri olurken var mıydı? Bana yönelik çok kötü laf oldu umurumda değil. Ben insanların yüzüne bakarken utanmamak isterim. Haa başkası benim yüzüme bakarken bir sürü söylediğine rağmen utanmadan bakabiliyorsa da hiç sorunum yok” dedi.
İşte CTP Genel Başkanı Erhürman’ın söylediklerinden öne çıkan başlıklar…
“KİMSE BİZDEN AKLINI ÜSTÜN ZANNEDİP DE AKLINI KULLANARAK GERÇEKLERİ ÇARPITABİLECEĞİNİ VE BİZE YUTTURABİLECEĞİNİ ZANNETMESİN”
“Doğrular bu kadar tartışmalı bir hale getirilebilir mi bu ülkede? Gerçekler bu kadar tartışmalı bir hale getirilebilir mi? Niye getiriliyor? En olmayacak şeyler bile acaba öyle miydi? Böyle miydi? Öyle mi böyle mi; YOKTUR. Bir tane gerçek vardır. Bazı konular tartışılır ama doğru tek ise lütfen kimse de bizden aklını üstün zannedip de aklını kullanarak bunları çarpıtabileceğini ve bize yutturabileceğini zannetmesin. Hata ortadadır” ….
“BİRBİRİMİZİN YÜZÜNE BAKMA ŞANSIMIZI YİTİRMEYELİM”
“Siyasette nezaketin önemli olduğunu söylüyorum. İnsanlar zannediyor ki ben korkuyorum da X partiye bağırmıyorum, gürlemiyorum bilmem napmıyorum. Yapmaya çalıştığım şey şu: Bu memlekette hiç olmazsa siyasi partiler arasında uygar ve nazik nezakete uygun bir iletişim devam etsin de ülkenin sorunlarını çözmek konusunda birlikte birşey yapabileceksek ufacık tefecik de olsa o şansımızı yitirmeyelim. Birbirimizin yüzüne bakma şansımızı yitirmeyelim”…
“BANA YÖNELİK ÇOK KÖTÜ LAF OLDU. UMRUMDA DEĞİL”
“Hükümet bozulurken herhangi bir eski ortağımla ilgili kötü bir lafım mı var? Şimdi 4’lü koalisyon görüşmeleri olurken var mıydı? Bana yönelik çok kötü laf oldu umrumda değil. Ben insanların yüzüne bakarken utanmamak isterim. Haa başkası benim yüzüme bakarken bir sürü söylediğine rağmen utanmadan bakabiliyorsa da hiç sorunum yok. Ama ben kendi vicdanımla baş başayım. Ben birinin arkasından dünyanın lafını ettikten sonra nezaket sınırlarını aşarak lafını ettikten sonra yüzüne bakamam. Gerçek var ise hukuka aykırı yanlış birşey var ise söylerim”….
“CANIMI SIKAN ŞEYLER DE OLSA KELİMELERİMİ SEÇEREK KULLANMAYA ÇALIŞIRIM”
“Sevgili Ersin Tatar için de söylüyorum. Yanlış yaptı. Yüzde yüz yanlış yaptı. Ciddiyetsizlik, sorumsuzluk var. Nezaket sınırlarım bu kelimelere kadardır. Bir ötesine geçmem. Çünkü yüz yüze bakacağız. Ve yüz yüze bakmak zorundayız eğer bu memlekette birlikte siyaset yapıyorsak. Çünkü bu memlekette küçücük bri sorunu bile Sayın Ersin TATAR’la konuşarak çözebileceksem anamuhalefet partisi başkanı olarak o şansımı kaybetmek istemem kendi adıma değil toplum adına. O yüzden nezaketimi korurum. Canımı sıkan şeyler de olsa kelimelerimi seçerek kullanmaya çalışırım. Haa benim tavrım herkeste yok o onların sorunu. Onlar bakabiliyor mu bakamıyor mu herkes kendini değerlendirecek”…
“BİRİLERİ ZAMANA OYNUYORSA NİYET OKUYARAK BUNU ORTAYA ÇIKARAMAM”
“Birileri zamana oynuyorsa onu benim niyet okuyarak ortaya çıkarmam söz konusu değil.Şimdi göreceğiz önümüzdeki günlerde yaşanan gelişmeleri…..4’lü de zaman oynanıp oynanmadığı yönündeki soruya ancak işaretleri görürsek söyleyebilirim. Sadece niyet okumadır şuanda yapılan. Elbette gazeteci yada yorumcu arkadaşlar bunu çok daha rahat yapar. Ama ben bir siyasi parti başkanı olarak tam olarak bilmediğim, emin olmadığım birşeyi iddia olarak ortaya atmayı çok ciddi bulmam. Dolayısıyla bundan sonraki gelişmeler de yaşanır o yaşanan gelişmeler sonucunda aşağa yukarı bir kanaate ulaşırız”…
“BİRİLERİ BÖYLE BİRŞEY YAPIYORSA DA GÜNAHI VEBALİ BOYNUNA”
“Ben memnunum aklımdan, zekamdan da. Ama bu işlere benim aklım kesmez. Bunlar benim düşünebileceğim şeyler değil. Dolayısıyla şu şöyle düşündüydü? Bu böyle düşündüydü diye düşünmeyi de zül addederim. Vaktim yok böyle şeyler düşünmeye. Birileri böyle birşey yapıyorsa da günahı vebali boynuna.Ama ben kimseyi itam da edemem. Başka işim de yok benim de hafiyelik yapacağım hangi gazeteciye kim ne söyledi.Benim umurumda değil bunlar. İş yapacaksak yapalım yapmayacaksak yapmayalım . Ama sonuçta ne oldu güveni zedeledi”…
“Ben daha koalisyon görüşmeleri sırasında hiçbirşey olgunlaşmamışken bazı şeylerin basınla paylaşılmasının doğru olmayacağını arkadaşlara söyledim. Gizli olduğundan değil. Gizlilikten ziyade bir sonuca varmak istiyorsak bir kaç gün basın üstünden müzakere etmeyin burada birbirimizle müzakere edelim sonuca ulaşamazsak neden sonuca ulaşamadığımızı her türlü ayrıntısı ile herkese anlatabilirsiniz”….
“BASINA YANSIMASI RAHATSIZ EDİCİ DEĞİL”
“Mesela Sevgili Serdar Denktaş’ın oğlunun üniversite arazileri ile ilgili belgeler masaya getirildi. Bize dendi ki bunlar hukuka aykırıdır, usulsüzdür tespit edildi. 4’lü hükümet bunları iptal etmeye hazır mı denildi. Ben de dedim ki eğer usulsüzlük tespit edildiyse kimin olursa olsun söz konusu arazi zaten iptal edilir. Bunu konuşmaya bile değmez. Ben hukukçuyum hukuksuz olduğu birşeyi iptal etmeme gibi bir tavrım benim olabilir mi? Burada bitti iş. Dışarda konuşulması gereken birşey mi bu. Daha biz çıkmadan bu konu yansıdı basına. Basına yansıdıktan sonra ama esas ne oldu? Basına yansıması rahatsız edici değil. Içerde konuştuk zaten. Ve içerde konuşurken ben ve diğer arkadaşlar da farklı birşey söylemedi. Herkes de evet hukuka aykırı birşey var ise bu raporla saptanmışsa elbette iptal edilir dendi. Konu dışarı yansıtıldı ve bunun üstünden dünyalar kuruldu. “Sevgili Serdar Denktaş’ın arazileri masaya geliyorsa bu koalisyon kurulmaz” tartışmaları yapıldı. Halbuki birgün sonra biz öğrendik ve ortaya çıktı ki zaten o araziler iptal edilmiş”….
“HP BİLMEDİĞİ BİRŞEYİ MASAYA GETİRDİ”
“Ben Sevgili Yenal ile konuştum. Bilmiyorduk arazilerin iptal edildiğini. Siz söyledikten sonra biz de araştırdık doğrudur dedi. Yani bilmedikleri birşeyi masaya getirdiler. 3 Eylül tarihinde bunun iptal edildiği ortaya çıktı. Sevgili Serdar Denktaş’ın üzerinden kamuoyunda yapılan tartışmanın son derece gereksiz hükümet kurma çalışmalarını ne olumlu ne olumsuz yönde etkilemesi mümkün olmayan birşey olmasına rağmen 2 gün boyunca bunlar konuşuldu kamuoyunda”….
“SADECE BEN DEĞİLDİM GÜVEN SORUNU YAŞAYAN”
“Koalisyon görüşmeleri sırasında olmayan bir konu ile ilgili basında iki gün boyunca bunlar tartışılırsa ve hatta hala bugün itibarı ile arazi konusunu dün açıkladım bunun böyle olduğunu ve hiçbir yerde de haber değeri taşımadı. Neden taşımıyor acaba? Bak aklım kesmez diyorum ya benim yapmaya aklım kesmez. Yapılanları okumaya aklım keser. Ben kendim böyle şeyler yapmam. Ama ben bunun nerden nereye doğru gittiğini bilecek o zekaya sahibim…Bilerek, bilmeyerek ama bu zaman kaybıdır. Bu aslında boşuna boşuna. Sevgili Serdar Denktaş’ı aradım, sordum ve iptal edildiğini hatta o iptala karşı dava açıldığını öğrendim.Bunu öğrendikten sonra 4 parti başkanına söyledim. Niye geldi ve boşuna boşuna konuştuk dedim. Ama yetişti iki gün boyunca basında bu konu güven ortamını zedeleyecek şekilde tartışılmak durumunda kalınıldı. O güven ortamını zedeliyor başka bir takım açıklamalar oldu. Parti meclisi karar alsa bile güven oylamasında farklı oylar kullanılabilir. Herkese saygım var kendi fikri. Ama sonuç itibarı ile bende bir hükümet kuracaksam başbakanı ben de olsam olmasam da benim partimin içinde olacak olduğu bir hükümetin güvenli ve istikrarlı bir şekilde bu kadar sıkıntının yaşandığı bu dönemde ülkeyi bir noktadan bir noktaya taşıyabileceğinden emin olmam, güven duymam lazım. Bütün bu yaşananlardan 4 parti başkanı içerisinde sadece ben değildim güven sorunu yaşayan. Bunu dile getiren başka arkadaşlar da vardı”…
“İLK GÜNDEN BÖYLE BİR TARTIŞMANIN GELEBİLECEĞİNİ HİSSETTİM”
“Ben kendim ilk günden itibaren hissettiğim için başkanlık tartışması gelebileceğini tabi durup dururken söylemem böyle birşeyi. Çünkü mantık ne? Mantıken bana verilmiş görev. Bana verildiğine göre hükümeti kurması ve güvenoyu alması ihtimali olan kişi olarak görülen benim. Anayasada öyle yazıyor. Güvenoyu alma ihtimali olan bir milletvekiline verilir. O milletvekili de ikinci turda benim. Mantıken benim başbakanlığımda olan bir hükümeti kurmak üzere görüşme yaparım”….
“BEN İLLA BAŞBAKAN OLAYIM DİYE TUTTURMAM”
“Ama aldığım duyumlar, hislerim bana şunu düşündürttü. Acaba benim Başbakan olmam konusunda ben ısrar edersem sırf bu sebeple hükümetin bozulma ihtimali olabilir mi? Eğer öyle birşey olacaksa dedim arkadaşlara yemekte bilin bu da tartışmaya açık olabilir. Ben illa kendim Başbakan olayım diye tutturmam. Eğer bundan dolayı hükümet kurulamayacaksa varsın benim Başbakan olmadığım CTP’den başka bir milletvekilinin Başbakan olduğu birşey de düşünülebilir dedim. Hatta yemekte ben bunu dediğimde diğer partilerden bazı arkadaşlar buna karşı çıktılar. Ben dedim ki yani bu da tartışılabilir birşeydir. İstemiyorum diye değil. Ben zaten görevi almışım istemesem alır mıyım? Doğal olan da benim kurmam”..
“YENAL SENİN GÖRÜŞMEYE YETKİLİ OLDUĞUM TEK MODELDİR DEDİ”
“Halkın Partisi’nin masaya getirdiği tek hükümet modeli 4’lünün içinde parti başkanlarının dolayısıyla Tufan Erhürman’ın da dahil olmadığı ve tamamen teknokratlardan oluşandı. Sevgili Yenal Senin benim sizinle görüşmeye yetkili olduğum tek modeldir dedi. Yani bu tartışmaya açık değil. Masaya getirilen bu idi ve bunun üzerinden görüşmeye devam edildi”…
“YENAL SENİN’İN DE BULUNDUĞU HİÇBİR ORTAMDA BAŞKANLIK İÇİN CTP’DEN BİR İSİM ZİKREDİLMEDİ”
“Halkın Partisi’nin talep de değil sadece bunu görüşürüz. Yenal Senin, Fikri Ataoğlu’nun, Cemal Özyiğit’in ne yemekte ne sonrasında bu 4’lünün içerisinde hiçbir noktada bize bir isim getirilmedi. İsim dolaylı yollardan konuşulduğuna dair bana bilgi geldi. Ama tekrar söylüyorum Sevgili Yenal Senin de bulunduğu hiçbir ortamda CTP’den bir isim zikredilmedi ama söylenen şey şu idi. Hepimizin üzerinde uzlaşacağı CTP’li bir milletvekilinin Başbakanlığında diye geldi formül. Ben de dedim ki tamam zaten diğer bakanlar konusunda da hepimiz tartışmaya açacağız bu konuda da tartışmaya açık olabiliriz. Ama Sevgili Teberrüken Uluçay’ın isminin dolaylı yollardan telafuz edilmesi ki ben Teberrüken Uluçay’ın böyle bir görevi yapabilecek bir insan olduğunu düşünürüm doğal olarak. Ama ondan bağımsız olarak benim partimde daha hiç bu konu konuşulmamışken gündeme dahi gelmemişken basında birtakım isşimlerin konuşulmasından elbette genel başkan olarak ben rahatsız olurum.Çünkü benim partimde 12 milletvekili var. Genel Başkanı dışında 11 milletvekli var. Her birinin bu görevi yerine getirmek konusunda yetenekleri var. Müsaade ile o konuda karar verecek olan benim partimdir eğer öyle bir noktaya gelinirse. Bir de bunu dolaylı yollardan tartışmaya açılmış olması elbette beni rahatsız etti. 4’lü toplantıda da rahatsız olduğumu Yenal Senin’in de Cemal hocanın da Sevgili Fikri’nin bulunduğu ortamda söyledim. Dördümüzün yaptığı hiçbir toplantıda CTP milletvekillerinden herhangi birinin ismi zikredilmedi”….
“ÖZERSAY İLE GÖRÜŞMEM OLDU”
“Bizim hükümet kurma çalışmaları başlamadan önce Sayın Özersay ile bir görüşmem oldu. Birlikte kahve içtik. Ama bu konular zaten gündemde değildi”…