Yüksek Yönetim Denetçisi (Ombudsman) Emine Dizdarlı, Bulaşıcı Hastalıklar üst Komitesi ile Bakanlar Kurulunun çalışma yönteminin yanlış olduğunu, bu çalışma yönteminde sıkıntı bulunduğunu, tarafların yetkilerini doğru kullanmadığını söyledi.
Bakanlar Kurulu ile Bulaşıcı Hastalıklar üst Komitesi’nin yetkilerinin yasada belirtildiğini ve her iki tarafın da yetkilerini doğru kullanması halinde son zamanlarda ortaya çıkan “yetki karmaşası” sorununun yaşanmayacağını ifade eden Emine Dizdarlı, “Yasaya bakıldığında, yasa belirli konuların idaresini ya da karar alma yetkisini Sağlık Bakanlığı’na, kapanma gibi konuların yetkisini de Bakanlar Kuruluna veriyor ve bu çok açıktır” dedi.
Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi’nin yasanın 36’ncı madde tahtında karar alırken, o kararları kendisinin direkt olarak Resmi Gazete’de yayınlayabileceğini anlatan Dizdarlı, böyle yapılmayıp da kararların kamuoyu ile paylaşılıp, ardından gidip Bakanlar Kurulu’nda revize edilmesinin, hem kararları itibarsızlaştırdığını hem de kamuoyunda güvensizliğe neden olduğunu kaydetti.
Dizdarlı, Bulaşıcı Hastalıklar üst Komitesi’nin istediği makamı, örgütü ya da kişiyi çağırıp bilgi alma yetkisi olduğunu, bu bağlamda Bakanlar kurulu ile istişare içinde karar alabileceğini ve alınan kararların gerekçesini, hangi bilgiye, istatistiğe göre aldığını halkla da paylaşmasının güvenilirlik ve kararlara halkın inanması açısından önemli olduğunu vurguladı.
Emine Dizdarlı, Haber Kıbrıs Web TV’de yayınlanan “Markaj” programında Ali Baturay’ın sorularını cevaplandırdı.
“Kararlar itibarsızlaştırılıyor”
Bakanları Kurulu ile Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi arasında yaşanan yetki sorunlarına da değinen Dizdarlı, esas sıkıntının çalışma yönteminde olduğunu söyledi.
Yasaya bakıldığında, yasanın belirli konuların idaresini ya da karar alma yetkisini Sağlık Bakanlığı’na, kapanma gibi konuların yetkisini de Bakanlar Kuruluna verdiğini belirten Emine Dizdarlı, şu bilgileri verdi:
“Şimdi hata nerden kaynaklanır ona bakalım. Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi, 36’ncı madde tahtında karar alırken, o kararları kendileri direkt olarak Resmi Gazete’de yayınlayabilir. Yasa kendilerine kararları doğrudan Resmi Gazete yayınlama yetkisi vermektedir. Sağlık Bakanlığı’nın, üst komitenin, yasanın 36’ncı maddesinin kendisine verdiği yetkiyle, hiç bakanlar kuruluna gitmeden, aldığı kararları resmi gazetede direkt olarak yayınlayabilir. Yetkisi dahilinde aldığı kararları, Bakanlar Kuruluna göndermek zorunda değildir. Dediğim gibi, direkt olarak resmi gazetede yayınlayabilir. Esas sıkıntı bunu yapma imkanı bulamamasından kaynaklanıyor. Böyle bir durum varken, süreç farklı ilerliyor. Tabii ki Sağlık Bakanımızın hükümetin bir üyesi olması nedeniyle çalışma yöntemi maalesef biraz farklıdır. Bence Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi, karar almadan önce bakanları ya da hükümetin belirli üyelerini çağırıp, konuları tartışıp, o görüşlerin neticesinde bir karar alması gerekirken, istişare etmeksizin karar alınıyor, bilahare o karar Bakanlar Kuruluna gidiyor ve tekrar değişip ortaya çıkıyor. Bu da neyi gösteriyor? Bu, aslında o kararı itibarsızlaştırır. Bu çok yanlış bir yöntemdir. İnsanlar, halkımız da buna güven duymuyor. Çünkü bir karar alınıyor, Bakanlar Kuruluna gidiyor, sayın Başbakanın açıklaması oluyor, ‘işte bu karar revize edilecek’ diye. Bu benim şahsi görüşümdür; yasaya baktığımızda o kararlar kesindir. Kararlar durmadan Bakanlar Kuruluna gidip, değişip geri gelemez. Yani ilk etapta bakanlar kurulunun o kararları değiştirme yetkisi yoktur. Bu nedenle çalışma yönteminde bir sıkıntı olduğu görülmektedir.”
“Bakanlar Kurulu ile üst komite birbirinden kopuk çalışmamalı”
Salgının ülkemizde başladığı günlerden hatırlatma yapan Emine Dizdarlı, “Hatta çok geriye baktığımız zaman, geçen yıl mart ayında salgınla mücadeleye ilk başlandığında Cumhurbaşkanlığı altında bir sağlık komitesi, Başbakanlığın altında bir sağlık komitesi vardı. Yine biz dedik ‘bu komitelerin olması doğru değildir, yasal değildir, burada bir yasa vardır. Yasanın altında kurulması ve bu hastalığı yönetmesi gerekir’ diye. Netice itibarıyla da bir şekilde yönlendirmemizle gerçekten de oturuldu ve Bakanlar Kurulu, koronavirüsü ‘pandemi’ olarak ilan ettikten sonra yetki tamamen sağlık bakanlığına geçti” dedi.
Hem Balanlar Kurulu’nun hem de Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi’nin birbirinden kopuk çalışmamaları gerektiğini ifade eden Dizdarlı, yasaya bakıldığında Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi’nin herhangi bir tanığı, herhangi bir bilirkişiyi, herhangi bir yetkiliyi çağırma yetkisi olduğunu söyledi.
Çağrılanların, bir bakan veya baklanlar olabileceğini, onları çağırma, birlikte toplanma yetkisi olduğunu, komite isterse Tabipler Birliği’ni çağırabileceğini belirten Dizarlı, “Yani bütün paydaşların fikrini alarak ve ekonomiyi de gözeterek bir sonuca varabilir. Bu maalesef bazen yapılmıyor” dedi.
“Üst komite aldığı kararların gerekçesini kamuoyu ile paylaşmalıdır”
Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi’nin aldığı kararlarla ilgili, gerekçe açıklaması gerektiğine de değinen Dizdarlı, şunları söyledi:
“Tabii ki biliyorsunuz bir eleştiri de kararların gerekçelerinin ne olduğu, hangi istatistiklere dayanılarak, hangi bilgiye dayanılarak bu kararların alındığı toplum tarafından merak ediliyor. Çünkü neden? Ben dahi okuduğumda ‘alınan kararlarda niye bu ayrım yapıldı?’ diye sorguluyorum. Yani yalnız ben değil, herkes bunu sorguluyor ama bir gerekçe koysalardı veya gerekçelerini açıklamış olsalardı, biz de ‘doğruymuş, biz bu taraftan bakmadık şu şu var’ deriz. O mantığı, yani kararların arkasındaki mantığı anlayabiliriz. Çünkü onlar uzman, onlar tıp uzmanı ve nelere dikkat ettikleri büyük bir ihtimalle bizim tarafımızdan bilinmiyor. O uzmanlık bizde olmadığından, bizim bakış açımız olaylara tamamen farklı olabiliyor. O nedenle hem kararların gerekçelerinin olması, onları o gerekçeleri hangi bilim dalına, veriye, istatistiğe dayandırdıkları açıklansa, herkes bunu daha rahat kabullenebilir.”
(HABERKIBRIS)