Tabi kimse büyük hayallerle çıktığı bu yolda bu noktaya gelmek ve bunları yaşamak istemezdi. Ama ÖRP örneğinden yola çıkarak şunu diyebilirim ki bir balon şişti ve patladı. Özersay’ı Cumhurbaşkanlığı seçiminde yakından tanıma şansına eriştim. Özü çok iyi bir insan. Çok temkinli, donanımlı ve tecrübeli ama güvensiz ve karar alırken kendi doğruları ile karar alıyor. En azından ben onu öyle tanıdım. Şimdi Halkın Partisi’nin önceki örneği olan Özgürlük ve Reform Partisi’nin kurulma aşamasında ve sonrasında yaşanan olayları ele alalım.. 2006 tarihinde Ulusal Birlik Partisi’nden ayrılarak ÖRP’nin kurulmasını sağlayan Turgay Avcı bu süreçte yanına Mustafa Gökmen, Erdoğan Şanlıdağ, Dursun Oğuz ve daha bir çok siyasi isimi yanına alarak büyük bir atılım yapmıştı. Hatta bu parti kuruluşunun akabinde 25 Eylül 2006 tarihinde oluşturulan CTP-BG ile Koalisyon Hükümetinde yer alan Turgay Avcı’nın Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olarak görev alması ile taçlandırmıştı. Tıpkı şimdi Halkın Partisi’nin eski Genel Başkanı Kudret Özersay gibi… 3 yıla yakın süren serüvenin akabininde 18 Nisan 2010’da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ikinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ı desteklemesi parti içerisindeki kesimlerde tepkilere yol açmış ve aralarında milletvekili adaylarının da olduğu bazı kişiler partiden istifa etmişlerdir. Tıpkı Mesut Genç, Hasan Büyükoğlu ve Dr. Hasan Topal’ın şimdi istifalarını açıkladığı gibi. Yani 2006 yılında başlayan serüven 2010 yılında son buldu. Daha sonra ÖRP’nin hemen hemen tüm üyeleri Ulusal Birlik Partisi’ne katıldı. Tabi Genel Başkanlık görevini yürüten Turgay Avcı’nın da şu an Doğu Akdeniz Üniversitesi’ne geri dönerek siyasetten arınarak mesleğini yürüttüğünü de ayrıca hatırlatmak isterim… Halkın Partisi’nin doğuşu da aynen ÖRP gibi başladı. Farklı farklı siyasi görüşü benimseyen kişileri bir şekilde Kudret Özersay Halkın Partisi’ne çekti. 6 Ocak 2016 yılında 51 kurucu üye ile yola çıkan Özersay’ın hedefi aslında parti kurmak değildi. Şartlar ve konjektör kendisini parti kurmaya yönlendirdi. Özersay, 3 farklı görüşte olan Cumhurbaşkanları ile çalışmış, başarılı bir müzakereci olarak biliniyordu. 2002 yılından beri yürüttüğü bu görevde sağlam temeller almış ve başarılı çalışmalara imza atmıştı. İsmini toplum nazarında duyururken hedeflediği elbette ki ömür boyu müzakereci olarak kalmak değildi. Tam da öyle oldu zaten…2015 yılında Cumhurbaşkanı olmak için ilk adımı attı. Halkın kendisine olan güveni ile %21’lik oy alarak hiç de küçümsenmeyecek bir başarı elde etti. Tabi bu başarının ardından hırsların da doğarak büyüdüğünü gördük. Eğer o günden bu güne yani 2015 Cumhurbaşkanlığı seçiminden 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar geçen sürede parti kurma ya da hükümet etme gibi hareketlerden geri durulsaydı bugün KKTC’nin Cumhurbaşkanı Özersay olacaktı. İstisnasız bu toplumun her kesimi ona güven duyarak destekleyecekti. Parti kurarak kendisini garantiye almak istedi. Halkbuki parti kurarak karşısında siyasetin ana damarını oluşturan yılların kökleşmiş partilerine karşı durmanın kolay olmayacağını bilmeliydi. Bizler ne kadar yazsak çizsek de süreci en iyi şekilde değerlendirmek istemesi de kendince doğruydu. Bu süreçte yeni kurulan henüz ayakları üzerinde durmasını bilmeyen bir partiye koş denildi. Koşmadan önce emeklemek ve yürümek gerekirdi. Yapılmadı… Halkın Partisi’nde bir çok yaprak dökümü oldu. Özersay yola çıktığı bir çok insanı bu süreçte yanına almaktan kaçındı. Yeni isimler ve yüzlerin yanında olmasını istedi. Ve en büyük hatayı bence orada yaptı… Özersay siyasi darbeyi geçtiğimiz aylarda gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşadı. Bu seçimden sonra partisini tecrübesiz ve açıklamaları ile pot kıran Yenal Senin’e bırakırken kendisini de dışarıda soyutlamaya çalıştı. Sessiz kalarak bu süreci atlatmak istiyor ama halk bu sessizliği pek sevmiyor. Özersay şu an kan ağlıyordur. Yol arkadaşları onu bu süreçte yarıda bıraktı. Erken Genel seçimde Halkın Partisi belki de ÖRP gibi tarihin tozlu sayfalarına gömülecek ya da bugünkü TDP gibi az ama öz üyeleri ile yola devam edecektir. Ama bir gerçek de var Halkın Partisi bir daha asla eski cazibesini kazanamayacaktır. Özersay, bu süreçte ne yapar ne eder bilinmez ama siyasetten de arınarak özüne dönebilir. Bu halk bir dahaki sefere bu kadar iyi niyetli olmayacaktır.