Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamada, “BM Genel Sekreteri’nin İyi Niyet Misyonu ve BM Barış Gücü Operasyonları raporlarını onayladığı karar, raporlarla çelişmektedir” denildi, kararda yer alan çelişkili ifadelerin, Kıbrıs Türk tarafının katılacağı 5+BM gayri resmi görüşmesindeki tutumunu etkilemeyeceğinin altı çizildi.
Açıklamada ayrıca Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın karara dair çekinceleri Genel Sekreter Antonio Guterres’e ilettiğine dikkat çekildi.
Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklama şöyle:
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin bugün almış olduğu ve BM Genel Sekreteri’nin İyi Niyet Misyonu ve BM Barış Gücü Operasyonları raporlarını onayladığı karar, raporlarla çelişmektedir. Kararda yer alan çelişkili ifadeler, Kıbrıs Türk tarafının yaratıcı, yapıcı ve kararlı bir şekilde katılacağı 5+BM gayri resmi görüşmesindeki tutumunu etkilemeyecektir.
Sayın Genel Sekreter, her iki raporunda da Kıbrıs Türk tarafı ve Kıbrıs Rum tarafının müzakere zeminine dair iki ayrı pozisyonu bulunduğunu kayda geçirmiş ve tarafların gayri resmi görüşmeye resmi müzakereleri başlatacak ortak zemin olup olmadığını anlama amacıyla gideceklerini ifade etmektedir. BM Güvenlik Konseyi ise bahse konu kararında yarım asrı aşkın bir süredir başarısızlığa uğrayan zemine atıf yapmakta, yıllardır hapsolunan kabul edilemez statükoyu kırarak uzlaşı zeminini hazırlayacak açılımları sınırlamaktadır.
Bu karar iki tarafın ortak zemin hedefiyle Garantör Devletler ve BM’yle birlikte katılacakları gayri resmi görüşmenin yapılış felsefesiyle de örtüşmemektedir. Karara dair çekincelerimiz Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından Genel Sekreter’le yaptığı görüşmesinde muhatabına iletilmiştir. Hatırlanacağı üzere, BM Genel Sekreteri gayri resmi görüşmeye dair beklentisini resmi müzakerelerin başlamasını sağlayacak ortak müzakere zemininde bir uzlaşının çıkması olarak çeşitli platformlarda dile getirmiştir.
BM Güvenlik Konseyi hemen hemen her kararında adadaki statükonun sürdürelemez olduğunu vurgulamakta ancak kararlarında ifade edilenler statükonun sürdürülmesi için büyük uğraş veren ve bundan faydalanan tek taraf olan Rum liderliğini teşvik etmektedir.
Benzer durum Rum tarafının tahakkümcü tutumundan dolayı Doğu Akdeniz Bölgesinde arttırdığı gerginlik için de geçerlidir. İki tarafa da ait olduğu ilgili tüm taraflarca kabul edilen ada etrafındaki hidrokarbonlara dair Kıbrıs Türk tarafının işbirliği önerileri halen masadadır. BM Güvenlik Konseyi’nin bölgedeki güven ve istikrarı doğrudan etkileyen bu konuda tarafları vakit kaybetmeden işbirliği yapmaya çağırmak yerine, bu konuyu da olası bir uzlaşının ertesine atma çabası Rum liderliğini olumsuz yönde cesaretlendirme ve gerilimi daha da arttırmaya teşvik eder niteliktedir.
Sayın Cumhurbaşkanımız’ın Kapalı Maraş’ın açılması konusunda aldığı inisiyatifle başlayan sürece dair BM Güvenlik Konseyi kararında yer alan talihsiz ifadeler de statükonun muhafazasına yöneliktir. Kıbrıs Türk tarafının Kapalı Maraş’ın açılması yönünde tüm adanın menfaatine olacak şekilde attığı adımı, Taşınmaz Mal Komisyonu marifetiyle uluslararası hukuk çerçevesinde kararlılıkla ileriye taşıyacağını bu vesileyle bir kez daha vurgularız.
Kıbrıs müzakere süreçleri ayrıntılı olarak incelendiğinde gelinen noktada yarım asrı aşkın bir süredir devam eden ve her yöntemin denendiği süreçlerde artık neyin olmayacağının ortaya çıktığı aşikardır. Bu gerçekler ışığında Sayın Cumhurbaşkanımız kazan-kazan mantığıyla adil, gerçekçi ve kalıcı bir uzlaşı için yeni bir zemin ortaya koymuştur.
Sürdürülebilir bir uzlaşı için gerekli, adamız ve içinde bulunduğumuz siyasi coğrafyanın objektif gerçekleri ile uyumlu olduğuna inandığımız egemen eşitlik ve aralarında işbirliğine dayalı iki Devletli yapıcı uzlaşı vizyonumuzun ileri götürülmesi için girişimlerimiz devam edecektir.