Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Doğu Akdeniz’de tek bir hedeflerinin olduğunu belirterek, “Türkiye Cumhuriyeti’nin, Türk milletinin ve aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının hakkını savunmak. Kimsenin hakkında da gözümüz yok. Faaliyetlerimizi de bu doğrultuda yürüttük, yürütüyoruz.” diye konuştu.
Çavuşoğlu, “Yunanistan kendileriyle görüşmenin bir lütuf olduğunu düşünerek, onlarla görüşebilmek için tüm haklarımızdan vazgeçmemizi bekliyorsa, bu olmayacak.” dedi.
Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Dışişleri Bakanlığında basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Tüm Akdeniz çevresindeki ülkelerle iş birliği yapabileceklerini başından beri vurguladıklarını kaydeden Çavuşoğlu, “Esasen bugüne kadar bu iş birliği olmadığı için biz de kendi faaliyetlerimizi başlattık.” ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, bu süreçten sonra da Almanya Başbakanı Angela Merkel, Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ve Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in iyi niyet girişimleri olduğunu aktardı.
Türkiye ve Yunanistan’ın NATO müttefiği ülkeler olduğunu hatırlatan Çavuşoğlu, NATO’nun iki ülke arasında herhangi bir çatışma ya da kazanın yaşanmaması için girişimde bulunmasının “gayet doğal” olduğuna vurgu yaptı.
Çavuşoğlu, Yunanistan’ın NATO arabuluculuğu konusunda NATO Genel Sekreteri’ni yalanlamasına ilişkin olarak da, “Biz bunu geçmişte yaşadık, o yüzden şaşırmadık.” değerlendirmesinde bulundu.
Çavuşoğlu, Borrell’in Doğu Akdeniz konusunda bir girişiminin olup olmaması hakkındaki soruya, “Borrell başından beri çaba sarf ediyor. Malta’da buluştuk. Esasen Yunanistan’ın Mısır ile imzaladığı anlaşmanın haberini Malta’da iken beraber aldık. Borrell’in orada ne kadar üzüldüğünü, şaşırdığını bizzat görmüş olduk.” yanıtını verdi.
Borrell’in bu konudaki çabalarının sonra da devam ettiğini, NATO ile AB toplantılarında gelişmeleri net ve dürüst şekilde tüm dışişleri bakanlarına aktardığını kaydeden Çavuşoğlu, “Bugüne kadar Borrell dürüst bir arabulucu oldu.” dedi.
Çavuşoğlu, bugüne kadar yaşananlar dolayısıyla uluslararası hukuk ve siyaseten haklı olduklarını bildiklerinin altını çizerek, “Tezlerini savunabileceğini düşünen bir ülke ya da bir dışişleri bakanı, bir lider görüşmeden kaçmaz. Yunanistan kendileriyle görüşmenin bir lütuf olduğunu düşünerek, onlarla görüşebilmek için tüm haklarımızdan vazgeçmemizi bekliyorsa, bu olmayacak.” diye konuştu.
“FRANSA’YA DA TAVSİYEM BU HİSTERİK DAVRANIŞLARIN KİMSEYE BİR FAYDASI YOK”
Yunanistan’ın haksız olduğunu AB içindeki ülkelerin de bildiğini, Yunanistan’ı en çok kışkırtan ülkenin Fransa olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, şunları söyledi:
“Fransa önce Suriye’nin kuzeydoğusunda Barış Pınarı Harekatımızla bir terör devleti kurma planı suya düşünce çok sinirlendi ve ‘niye bizden izin almadınız’ gibi küstahça edalara büründü. Ben yanı başımda terörle mücadele ederken Fransa’dan izin mi almam lazım ya da görüş mü almam gerekiyor? Fransa, Libya’nın doğusundaki gayrimeşru silahlı güçlerin lideri Halife Hafter’e destek vererek çok büyük bir yanlış yaptı. Hafter yenildi ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron histerik bir hale büründü. O histeriyle beraber ne yapacağını şaşırdı. Hemen arkasından Doğu Akdeniz’de bizim gemilerimizin onların gemilerini taciz ettiğini söyledi. Bunu belgeleyemedi, rezil oldu.”
Çavuşoğlu, Türkiye’nin Lübnan’a zor zamanlarında destek için yardımlarla gittiğini ancak Fransa’nın Lübnan’ı “arka bahçesi” gibi gördüğünü belirterek, “Macron (Lübnan’a) bir sömürgeci edasıyla gidiyor. Bir taraftan oradaki cumhurbaşkanı dahil herkesi aşağılıyor. Yönetimi ve insanları aşağılıyor, tepeden bakıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Fransa’ya tavsiyelerde de bulunan Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Fransa’ya da tavsiyem bu histerik davranışların kimseye bir faydası yok. Fransa’yı gülünç duruma düşürüyor. Biz NATO üyesi iki ülkeyiz. Bugüne kadar Suriye konusunda fikirdaş ülkeydik. Bu en son Barış Pınarı Harekatı’na kadar. Bu tür davranışları bırakıp gelip bizimle nasıl iş birliği yapabiliriz diye konuşması gerekiyor.”
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “kazan-kazan” anlayışıyla yurt dışı ziyaretleri yaptıklarının altını çizerek, şöyle devam etti:
“En son Haiti ziyaretimde de gördüm ki, Fransa gittiği her yeri sömürmüş, bitirmiş, tüketmiş. En az gelişmiş ülkelere baktığımız zaman bunların büyük bir çoğunluğu Fransa’nın eski sömürgesi olan ülkeler. Ama biz oraları şimdi ihya etmek için gidiyoruz. Fransa bundan da rahatsız. Firmalarımızın buralara gitmesinden de rahatsız. Ama onlar rahatsız olacak mı olmayacak mı diye bakmıyoruz. Biz bu ülkelerde, Afrika’da, Latin Amerika’da, dünyanın her yerinde ve coğrafyamızda kazan-kazan anlayışıyla ilişkilerimizi geliştirmeye devam edeceğiz.”