Dikkat! Dikkat!
Amerika’da nefes alamayan mutsuz azınlık fay hatları harekete geçti.
Amerika’da deprem oluyor.
Amerika’da işsiz siyahi George Floyd, nefessiz kalıp ölürken, nefessiz kalan bütün mutsuz azınlığı uyandırdı.
NEFES ALAMIYORUM, NEFES ALAMIYORUM…
Kendisini Amerika’nın gerçek sahibi sanan, ırkçı beyaz Anglosakson polis, George Floyd’un boğazına dizini dayamış onu nefessiz bırakırken ve bilinçaltındaki siyah nefretini dizine yansıtırken, George Floyd ölmeden önce, kısılan nefesi ile bağırmaya çalışıyordu; nefes alamıyorum, nefes alamıyorum…
İşsiz siyahi George Floyd’un ölmeden önceki bu sessiz haykırışı;
-Ezilen ve ikinci sınıf vatandaş muamelesi gören mutsuz ve çaresiz azınlıkların, Afrika kökenlilerin, Hispaniklerin, Asya kökenlilerin ve hatta beyazların;
-Sokaklarda yaşayan evsizlerin, işsizlerin, sağlık sigortası olmayanların, parası olmadığı için korona virüsten ölenlerin;
-Petrol ve silah şirketlerinin çıkarları için Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de ve dünyanın başka birçok yerinde canını veren genç Amerikalıların;
-Savaştan döndükten sonra fiziki ve ruhi travma içinde olduğu halde gereken ilgiyi görmeyenlerin;
-Bütün bu nedenlerle adaletsiz sistem karşısında çaresiz kalanların, adalet arayanların, yaşama hakkını elde etmek isteyenlerin sesi idi: Nefes alamıyorum, nefes alamıyorum…
Gittikçe yayılan ve şiddeti artan ve direnişe dönüşen bu gösterilerin nasıl sonuçlanacağını ve sistemde mutsuz azınlığın da nefes almasını sağlayacak bir değişim getirip getirmeyeceğini şimdiden tahmin etmek mümkün değil.
AMERİKA’DA RENKLİ DEVRİM Mİ AMERİKAN BAHARI MI
Amerika’da sokaklardaki bu görüntü, bu ülkenin bir zamanlar Doğu Avrupa’da uygulamaya koyduğu renkli devrimlerdeki; Ortadoğu’yu tanzim etmek için gündeme getirdiği Arap Baharı içinde sokaklardaki görüntülere çok benzemekte.
Bu nedenle de Amerika’da renkli bir devrim mi başladı? Veya Amerikan Baharı mı başladı diyebiliriz. Eğer bu bir renkli Amerikan devrimi ise rengini birlikte seçebiliriz.
TRUMP, TWEET, CHINA
Amerika’daki bu olaylarla ilgili olarak Odatv’de yayımlanan ilk yazımda, bu gelişmenin, ABD ile Çin arasındaki yeni dünya düzeni ile ilgili güç mücadelesiyle birlikte düşünülmesi gerektiğini ifade etmiştim.
Yazım yerinde dururken, ABD Başkanı, ırkçı ve bu olaylar karşısında çaresiz kalan Trump, tek kelimelik bir tweet attı: China.
Yani, Trump, korona virüs sürecinde de olduğu gibi, Amerika’daki bu olaylardan Çin’in sorumlu olduğunu ima etti.
Eğer Trump doğruyu söylüyorsa, dünya ters yüz oldu demektir. Bu, diğer ülkeleri karıştırmakla ün kazanan ABD’nin artık karıştırılabilen bir hedefe dönüştüğü anlamına gelmektedir. Ancak, bu tezin doğrulanması için delil gerekir.
Gerçek olan şudur ki, Amerika’daki bu olaylar ile birlikte, ABD ile Çin arasındaki güç mücadelesi yeni ve farklı bir ortamda gelişecektir.
Unutmayalım ki Çin’in tarihi strateji kültürü, Sun Tzu’nun ifadesi ile “Hasmın ağır bir çarpışmaya girmeden çökertilmesini” öngörmektedir.
Kim ne derse desin, Çin’deki, Rusya’daki, İran’daki, Kuzey Kore’deki devlet yöneticilerinin ve hatta renkli devrimlerin ve Arap Baharında hedef olan tüm ülke halklarının, Amerika’daki bu gelişmeleri televizyon başında, mutlulukla izledikleri söylenebilir.
SON SÖZ:
Ünlü filozof zamanında demiş ki “Düşünüyorum, o halde varım.”
Bizim iktidardaki ve muhalefetteki siyasetçiler, icazet için sıraya girenler, Amerika’daki bu olaylar, bu olayların ABD-Çin küresel güç mücadelesine ve bu güç mücadelesinin Türkiye’ye olası etkileri hakkında ne düşünmektedirler?
Eğer düşünüyorlarsa ve düşüncelerini açıklarlarsa, biz de onların var olduklarını bilebiliriz.
Nejat Eslen