Değerli okurlarım,
ölümü mutlak tadacak insanları bazı dönemlerde farklı şekillerde özellikle siyasette tabulaştırmaya meyilli bir toplumun üyeleriyiz.
Bazen kantarın topuzu öyle bir kaçıyor ki insan onuru pazarda satlığa mı çıktı diyesiniz oluyor…
Fani olduğunu bile bile çeşitli menfaat ve çıkar ilişkileri ilanihayet süre gelsin diye öyle canlı çeşitlemelerine hepimiz şahit oluyoruz ki adeta kraldan fazla kralcı rolünü yaşam biçimine kolayca dönüştürüveriyorlar.
Ata erkil ve erkek egemen bir toplum modelini geçmişten günümüze sürdürme heveslileri ne yazık ki hep baskın ve baskıcı olmuşlardır.
Osmanlı Devletinden 1830 yılında bağımsızlığını ilan ederek ayrılan ilk devlet olan Yunanistan’ın bile geçmiş tarihinde yaşanmış olaylar modernleşme ,
çağdaşlaşma konularında bazı bedeller ödeyen aydınları vasıtası ile de olsa bugün bizlere bazı tarihteki olayları siz kıymetli okuyucularımın bilgisine getirme gerekliliğini yaratmıştır.
Makalemize konu ettiğimiz BALDIRAN ZEHİRİNİ HİÇ DÜŞÜNMEDEN İÇMESİ İLE Ünlü antik yunan filozof ve düşünür Sokrates,
onurlu,
haysiyetli ve sorgulayan yaklaşımları ile insan olmanın en azından asgari davranış şekillerini asırlar önce bile bizlere göstermiştir.
Yönetenlerin yanlış ve adaletsiz uygulamalarına karşı hiç eğilip bükülmeden onurlu davranış sergileyerek hiç tereddüt etmeden ailesi ve tüm sevdiklerini arkada bırakarak ona reva görülen baldıran zehirini içebilmiştir.
Milattan önce 399 yılında tarihe altın harflerle yazılmış olan bu onurlu davranış günümüze kadar hep önemini koruyarak gelmiştir.
Ahlak felsefesinin kurucusu olarak kabul edilen Sokrates’in yaşamının en belirgin olaylarından biri MÖ 399 yılında hakkında açılan davadır.
Platon’un Sokrates’in Savunması adlı eserinde anlattığı kadarıyla Sokrates, şehrin tanrılarına inanmamak onların yerine başka tanrılar koymak ve böylece gençliği zehirlemekle suçlanır.
Sokrates bu suçlamalar sonucunda ölüme mahkûm edilir.
Melethus diye biri onu, “Bu Sokrates denen adam devletin kabul ettiği tanrılara inanmıyor, gençlerin ahlakını bozuyor” diye ihbar eder VE: Sokrates’ mahkemeye çıkarılır , 501 kişi onu yargılar.
Yargılama sonucunda Baldıran zehri içirilerek öldürülmesine karar verilir.
“Sokrates, bir ay hapis yattıktan sonra kendisine baldıran zehrini sunup “iç” dediler.
Hiç tereddüt etmeden içeceği sıra da hanımının ağladığını duydu ve “niye ağlıyorsun?” diye sordu. Hanımı “seni suçsuz yere öldürüyorlar” dediğinde Sokrates, eşine şu karşılığı verdi:
“iyi ya işte suçlu yere öldürülsem daha mı iyi olacaktı” dedi.
Sonra da ağlamaya başlayan talebelerine dönüp “unutmayın ben ne ilk ne son olacağım hak ve hakikati, gerçeği günlük hayat kaygılarının üstünde tutan birçok insanın akıbeti benim gibi olacak” dedi ve baldıran zehrini içerek öldü.
O gün bugündür inandığı değerler uğruna,
doğru yaptıkları adına eğer birileri tarafından anlaşılmazda mahkum edilirse ve kendisine zehir verilip içmesi istenirse bunu rahatlıkla içen,
onuru ve haysiyetiyle yaşayan,
dik duran,
eğilmeden,
satılmadan ,
yaşayanların kullandığı bir metafordur bu baldıran zehri. ”
Değerli okurlarım ,
şurası çok dikkat çekicidir ki Sokrates´i mahkum eden 501 kişinin adını sanını yer yüzünde bilen yoktur,
Fakat Sokrates bütün görkemiyle yaşıyor”
Ne Dersiniz?.