Türkiye Cumhuriyeti´nin kurucusu ve mazlum milletlerin yol göstericisi Atatürk’e dil uzatmak sözüm ona tarihçi adı altında ,
gerçek tarih katillerinin kendilerini kanıtlama alanına dönüştürülmüş durumdadır.
Bu utanmaz ve arlanmaz yaratıklara,
ANADOLU DEYİMİ İLE EKMEKLERİ DİZLERİNDE olan kanımca sokak soytarılarına söyleyecek mutlak sözümüz vardır.
Bunun yanında her şeyini CUMHURİYET KAZANIMLARINDAN elde etmiş vefasız ve vicdansızlara ve tüm bu yaşananları ses çıkarmadan izleyen gafillere bazı şeyleri hatırlatmak istiyorum.
Öncelikle Türkiye Cumhuriyeti´nin içine düşürüldüğü gerek içte gerekse dışta,
ateş çemberinin nasıl hepimizi sarmalına aldığını ve bunun müsebbiblerinden öncelikle hesap sormalarını beklemekteyiz.
Milliyetçilik de,
vatanseverlik de hamasetle,
boş sözle, sloganla olmaz.
Sorunlar, doğru teşhis konulmazsa çözülmez.
Yıllardır ülkede cirit atarak palazlanan Tarikatlar yaşamın her alanında ticarete egemen oldular. Ticaretteki bu egemenlik ve haksız kazançlar neticesinde TÜRKİYE siyasetini de DİZAYN etme cüretliliğini gösterebilme durumuna getirilmişlerdir.
Kara para aklama ve ulusalcı iş çevrelerini batırarak sindirme seanslarına yıllardır hiç ara vermeyen bu TROLLER maalesef TÜRKİYE Cumhuriyeti´nin içine düşürülmüş olduğu hazin tabloyu görme yerine kurdukları egemenliklerini acımasızca sürdürebilmek için CUMHURİYET değerleri ve kurucu önder ATATÜRK´e saldırmayı görev ad ettiler .
İşte hepimiz bu yüzden;
“Atatürk, Türk Milleti’nin ortak milli değeridir”
cümlesini daha da yüksek sesle söylemek zorundayız.
İşte bu yüzden;
Türkiye Cumhuriyetini, vatanı ve milletiyle bölünmez bir bütün olarak korumanın ve ileriye taşımanın yolunun, Cumhuriyetin ilk günlerdeki kuruluş felsefesini yeniden hayata geçirmek,
yurtta barış dünyada barış ilkesinin anlamını kavramak olduğunu her yurttaşın ve bizler gibi eli kalem tutanların anlatmaktan başka alternatifimizin olmadığını bile bilmemiz gerekmektedir.
Sonuç itibarı ile ,
Türkiye Cumhuriyeti´nin, içinde bulunduğu bu sorunlar yumağına düşürülmesinin tüm suçunu ve günahını üst akıllara havale etmek yerine,
her TÜRK insanının ,
niye alt akıl olmaya razı olduğunu sorgulaması gerekmektedir.
ÇÜNKÜ:
Yaygın kanaat odur ki ,
Türkiye’nin ve Kıbrıs Türkünün birikimi ve Türk Milleti’nin sağ duyusu tüm sorunları aşmaya yetecek olgunluktadır.